önce şunu söyleyeyim: akm, öğrencilik yıllarımın önemli mekanları arasında yer alır. idso'nun konserlerini, hatta provalarını kaçırmadığım bir dönem olmuştur. buna karşın akm'ye duygusal bir bağlılığım yok; 29 ekim 2013'te içinin tamamen yenilenerek yeniden hizmete açılacağını ve bunun için sabancı'nın maddi desteğini aldığını duyuran hükümete de aferin demiştim.
gezi hareketi sayesinde, akm'nin içini görmek de mümkün oldu. beş ay sonra açılması beklenen bu binanın içinin, alenen yıkılmış, ama yenileme adında hiçbir şey yapılmamış olduğunu anladık.
bunu başbakan erdoğan'ın "akm'yi yıkıp dünyanın en iyi akustikli opera binasını yapacağız, ecnebiler yurtdışından görmeye gelecek" şeklinde ortaya attığı ve pazarlık zeminini genişletmek için kullandığı iddiayla birlikte okuyunca işin rengi değişiyor ister istemez. belli ki bu yıkım zaten önceden planlanmış bir yıkımdı, sadece bize söylenmemişti. bir sabah saat beşte yıkım ekipleri geldiğinde öğrenecektik herhalde.
tekrar söylüyorum, akm'nin yıkılması bence en azından tartışılabilir bir opsiyondur, akm yıkılamaz gibi bir saplantı içinde kesinlikle değilim (gerçi gelecekte akp dışında bir iktidarın başa geçebileceği ve akm'yi ihya etmeye kalkıp yeni binayı yıkmaya ve eski akm'nin kopyasını dikmeye kalkışabileceği ihtimaline karşı, binanın dışını yıkmayıp, arkaya doğru genişlemesini sağlayacak yeni bir ek yapmanın şık bir çözüm olabileceğini de düşünüyorum). ama bir kez daha halkı aptal yerine koyup kendi bildiğini oldu-bitti şeklinde dayatan bir iktidar manevrasının kokusu, biber gazının kokusu kadar rahatsız ediyor beni.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
adınızın görünmesini istiyorsanız ama google hesabınız yoksa lütfen yorumunuzun sonuna adınızı ekleyin.