ALİ İMRAN 3/21. Allah'ın ayetlerini inkar edenlere, haksız
yere peygamberleri öldürenlere, insanlardan adaleti emredenleri öldürenlere
elem verici bir azabı müjdele.
NİSA 4/29. Ey İnananlar! Mallarınızı aranızda haksızlıkla
değil, karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle yeyin, haram ile nefsinizi
mahvetmeyin. Allah şüphesiz ki size merhamet eder.
NİSA 4/30. Bunu kim aşırı giderek haksızlıkla yaparsa, onu
ateşe sokacağız. Bu, Allah'a kolaydır.
NİSA 4/58. Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim
etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi
emreder. Allah size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah işitir ve görür.
NİSA 4/105. Doğrusu, insanlar arasında Allah'ın sana
gösterdiği gibi hükmedesin diye Kitap'ı sana hak olarak indirdik; hakkı gözet,
hainlerden taraf olma.
NİSA 4/135. Ey İnananlar! Kendiniz, ana babanız ve
yakınlarınız aleyhlerine de olsa, Allah için şahit olarak adaleti gözetin;
ister zengin, ister fakir olsun, Allah onlara daha yakındır. Adaletinizde
heveslere uymayın. Eğer eğriltirseniz veya yüz çevirirseniz bilin ki, Allah
işlediklerinizden şüphesiz haberdardır.
MAİDE 5/8. Ey İnananlar! Allah için adaleti ayakta tutup
gözeten şahidler olun. Bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletsizliğe
sürüklemesin; adil olun; bu, Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır.
Allah'tan sakının, doğrusu Allah işlediklerinizden Haberdar'dır.
MAİDE 5/42. Onlar yalana kulak verirler, haram yerler. Eğer
sana gelirlerse aralarında hükmet, yahut onlardan yüz çevir; yüz çevirirsen
sana bir zarar veremezler. Eğer hükmedersen aralarında adaletle hüküm ver.
Allah adil olanları sever.
MAİDE 5/45. Orada onlara cana can, göze göz, buruna burun,
kulağa kulak, dişe dişle ve yaralara karşılıklı ödeşme yazdık. Kim hakkından
vazgeçerse bu, onun günahlarına keffaret olur. Allah'ın indirdiği ile
hükmetmeyenler, işte onlar zalimlerdir.
A'RAF 7/29. De ki: "Rabbim adaleti emretti; her secde
yerinde yüzünüzü O'na doğrultun; dinde samimi olarak O'na yalvarın. Sizi
yarattığı gibi yine O'na döneceksiniz."
YÛNUS 10/27. Kötülük işleyenlere kötülükleri kadar ceza
verilir; onların yüzlerini zillet bürür; Allah'a karşı onları savunacak yoktur;
yüzleri, geceden kara bir parçayla örtülmüş gibidir. Bunlar cehennemliklerdir,
orada temelli kalırlar.
NAHL 16/76. Allah iki adamı misal veriyor: Biri hiçbir şeye
gücü yetmeyen bir dilsiz ki efendisine yüktür, nereye gönderse bir hayır
çıkmaz; bu, doğru yolda olan, adaletle emreden kimse ile bir olabilir mi?
NAHL 16/90. Allah
şüphesiz adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara bakmayı emreder; hayasızlığı,
fenalığı ve haddi aşmayı yasak eder. Tutasınız diye size öğüt verir.
NAHL 16/126. Eğer ceza
vermek isterseniz size yapılanın aynıyla mukabele edin. Sabrederseniz and olsun
ki bu, sabredenler için daha iyidir.
İSRA 17/26. Yakınına, düşküne, yolcuya hakkını ver;
elindekileri saçıp savurma.
İSRA 17/28. Rabbin'den umduğun rahmeti elde etmek için, hak
sahiblerinden yüz çevirmek zorunda kalırsan, onlara hiç değilse tatlı bir söz
söyle.
İSRA 17/35. Bir şeyi ölçtüğünüz zaman, ölçüyü tam tutun,
doğru teraziyle tartın. Böyle yapmak, sonuç itibariyle daha güzel ve daha
iyidir.
ENBİYA 21/47. Kıyamet günü doğru teraziler kurarız; hiçbir
kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Hardal tanesi kadar olsa bile yapılanı
ortaya koyarız. Hesap gören olarak Biz yeteriz.
HAC 22/39. Haksızlığa uğratılarak kendilerine savaş açılan
kimselerin karşı koyup savaşmasına izin verilmiştir. Allah onlara yardım etmeğe
elbette Kadir'dir.
HAC 22/60. Bu böyledir; kim kendisine verilen kadar ceza
verirse ve kendisine yine de saldırılırsa, Allah ona, and olsun ki yardım
edecektir. Allah şüphesiz, affeder ve bağışlar.
MÜMİNUN 23/62. Biz herkese ancak gücünün yeteceği kadar
yükleriz. Katımızda gerçeği söyleyen bir kitap vardır; onlar haksızlığa
uğratılmazlar.
ŞUARA 26/177-184. Şuayb onlara: "Allah'a karşı
gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret
istemiyorum, benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Ölçüyü tam yapın,
eksiltenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkını azaltmayın.
Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. Sizi ve daha önceki
nesilleri yaratandan korkun" dedi.
RUM 30/28. Allah size kendinizden bir misal vermektedir:
Size verdiğimiz rızıklarda, emrinizde bulunan kölelerinizin de eşit surette hak
sahibi olmalarına razı olur ve birbirinizi saydığınız gibi bu ortaklarınızı
sayar mısınız ? Düşünen millete ayetleri böylece uzun uzadıya açıklarız.
SEBE’ 34/25. De ki: "İşlediğimiz suçlardan siz sorumlu
olmazsınız, sizin yaptıklarınızdan da biz sorumlu olmayız"
SEBE’ 34/26. De ki:
"Rabbimiz sonunda hepimizi toplar, sonra aramızda adaletle hükmeder.
Adaletle hükmeden, bilen ancak O'dur."
FÂTIR 35/18. Günahkar
kimse diğerinin günahını çekmez. Günah yükü ağır olan kimse, onun taşınmasını
istese, yakını olsa bile, yükünden birşey taşınmaz. Sen ancak, görmediği halde
Rablerinden korkanları, namazı kılanları uyarırsın. Kim arınırsa, ancak kendisi
için arınmış olur; dönüş ancak Allah'adır.
SAFFAT 37/39. Yaptığınızdan başka birşeyle
cezalanmayacaksınız.
SAFFAT 37/40. Ancak Allah'a içten bağlı kullar bunun
dışındadır.
SAD 38/23. "Bu kardeşimin doksan dokuz dişi koyunu,
benim de bir tek dişi koyunum vardır; O'nu da bana ver dedi ve tartışmada beni
yendi."
SAD 38/24. Davud: "And olsun ki, senin dişi koyununu
kendi dişi koyunlarına katmak istemekle sana haksızlıkta bulunmuştur. Doğrusu
ortakçıların çoğu birbirlerinin haklarına tecavüz ederler. İnanıp yararlı iş
işleyenler bunun dışındadır ki sayıları da ne kadar azdır!" demişti.
Davud, Kendisini denediğimizi sanmıştı da, Rabbinden mağfiret dileyerek eğilip
secdeye kapanmış, tevbe etmiş, Allah'a yönelmişti.
SAD 38/25. Böylece onu bağışlamıştık. Katımızda onun
yakınlığı ve güzel bir geleceği vardır.
ZÜMER 39/7. Eğer inkar ederseniz bilin ki Allah sizden
müstağnidir. Kullarının inkarından hoşnut olmaz. Eğer şükrederseniz sizden
hoşnut olur. Hiçbir günahkar diğerinin günahını yüklenmez. Sonunda dönüşünüz
Rabbinizedir; yaptıklarınızı o zaman size haber verir; çünkü O, kalblerde olanı
bilir.
ZÜMER 39/70. Her kişiye işlediği ödenir. Esasen Allah
onların yaptıklarını en iyi bilendir.
MÜMİN 40/40. "Kim bir kötülük işlerse ancak onun kadar
ceza görür. Kadın veya erkek, kim, inanarak yararlı iş işlerse, işte onlar
cennete girerler; orada hesapsız şekilde rızıklanırlar."
ŞÛRA 42/30. Başınıza gelen herhangi bir musibet ellerinizle
işlediklerinizden ötürüdür. O, yine de çoğunu affeder.
ŞÛRA 42/36-38. Size verilen herhangi bir şey, sadece dünya
hayatının bir geçimliğidir. Allah katında olan; inanıp Rablerine güvenen, büyük
günahlardan ve hayasızlıklardan çekinen, öfkelendiklerinde bile bağışlayanlar,
Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namaz kılanlar için daha iyi ve daha
süreklidir. Onların işleri aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz
rızıktan da sarfederler.
ŞÛRA 42/39. Bir
haksızlığa uğradıklarında, üstün gelmek için aralarında yardımlaşırlar.
AHKAF 46/19. İşlediklerinden ötürü herkesin bir derecesi
vardır. Herkese işlediklerinin karşılığı ödenir. Kendilerine haksızlık
yapılmaz.
NECM 53/38. Hiç bir günahkar başkasının günah yükünü
yüklenmez;
NECM 53/39. İnsan
ancak çalıştığına erişir.
NECM 53/40. Onun
çalışması şüphesiz görülecektir.
NECM 53/41. Sonra ona
karşılığı eksiksiz verilecektir.
RAHMAN 55/7. O, göğü yükseltmiştir; tartıyı koymuştur.
RAHMAN 55/8. Artık tartıda tecavüz etmeyin.
RAHMAN 55/9. Tartmayı doğru yapın, tartıyı eksik tutmayın.
MÜMTEHİNE 60/8. Allah, din uğrunda sizinle savaşmayan, sizi
yurdunuzdan çıkarmayan kimselere iyilik yapmanızı ve onlara karşı adil
davranmanızı yasak kılmaz; doğrusu Allah adil olanları sever.
MUTAFFİFİN 83/1-3. İnsanlardan, kendileri bir şeyi ölçerek
aldıkları zaman tam alan; ama onlara bir şeyi ölçüp tartarak verdiklerinde
eksik tutan kimselerin, vay haline!
ZİLZAL 99/7. Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür.