31.12.20

yuvasına dönen koltuk hikayesi




almanya'da yaşıyorduk, 1972 yılında salona yeni bir koltuk takımı aldı annemle babam. iki koltuk bir üçlü kanepe, siyah deriden, ahşap iskeletli, zarif bir takımdı. 1974'te türkiye'ye taşındığımızda bizimle geldi tabii. yıllarca izmit'teki evimizin salonunda durdu, sonra yalova'daki yazlığa gitti. 90'ların sonuna doğru ev eşyalarla birlikte satıldı; koltuk takımının değerini bilecek yaşa gelmiştim artık, epey üzüldüm ama yapacak bir şey de yoktu. 99 depreminde o ev yıkıldı, eşyaların başına ne geldiğini de tabii sormadık. meğerse onları kurtarmışlar. evin kızı koltuk takımını almış, kendi evine koymuş. aradan neredeyse 20 yıl daha geçmiş, amerika'ya yerleşmeye karar vermiş, mobilyalarını satışa çıkarmış. koltuklardan birini, göztepe'de bir halıcı almış, dükkanın önüne koymuş. geçenlerde annem halıcının önünden geçerken koltuğu görmüş, gözlerine inanamamış tabii. hemen dükkana girmiş, koltuğu nereden bulduğunu sormuş halıcıya. hikaye ve isimler de tutmuş. adamı ikna etmiş ve koltuğu alıp evine getirmiş. aradan neredeyse 50 yıl geçtikten sonra, çokça yıpranmış ve yorgun koltuk, yeniden annemi bulmuş. bugün gördüm, çocukluk arkadaşıma kavuşmuş gibi oldum.

5.12.20

kültür alanında politika üretimi




Bir çerçeve 
Türkiye’de kültür alanında (bunun içine edebiyat, sanat, arkeoloji, mimari gibi alt alanlarda yaratılmış “yapıt”lar ve bunları nesne ya da hizmet şeklinde “ürün”leştiren sektörler giriyor; yayıncılık da bu sektörlerden biri) pek çok sorun ve eksiklik var ama bunları bir ucundan tutup çözmeye çalışmak genellikle başka sorunlar doğuruyor. Bu nedenle, tekil sorunları çözmeye uğraşarak bir politika oluşturmaya yönelmek yerine, ana ilkeleri ve öncelikleri iyi tanımlanmış bir politika yaklaşımını oluşturduktan sonra tekil sorunların çözümlerine bakmak daha doğru. Entegre bir yaklaşım geliştirilebilirse bazı sorunlar kendiliğinden yok olacak, bazı çözümler de kendiliğinden ortaya çıkacak.
Böyle bir politika yaklaşımı için önereceğim üç temel ilke şu:

- Türkiye sınırları içinde yaratılmış, yaratılan ve yaratılacak kültür yapıtlarını korumak, desteklemek, tanıtmak, gelişmelerine önayak olmak devletin bir önceliğidir. Bu önceliğin yerel ve uluslararası boyutlarda siyasal ve ekonomik sonuçları vardır. 

- Kültür yapıtlarına erişim bir vatandaşlık hakkıdır. Bunu sağlamak devletin asli görevlerinden biridir – tıpkı güvenlik, sağlık, eğitim, barınma, temel gıda, adalet erişimi gibi. Bunların hepsi, bireysel ve toplumsal hayatı tartışmasız daha iyi kılar; devletin asli görevleri arasında olmalarının nedeni budur. 

- Kültür ürünü sektörlerinin gereksinimleri, bu iki temel ilkeye hizmet edecek, en azından onlarla çelişmeyecek şekilde karşılanmalı, etkinlikleri buna göre düzenlenmelidir.  


Bazı sonuçlar
- Çocukların zihinsel gelişimi için en kritik yaşlar olan okul öncesi çağından başlayarak okuma ve sanatsal faaliyetlerde bulunma, sanat yapıtlarına (müzik, sinema, tiyatro, arkeoloji, sanat tarihi, çağdaş sanat vs. de dahil olmak üzere) erişme fırsatı herkese sağlanmalı, eğitim ve aile politikaları bu yönde geliştirilmeli.
- Merkezi ve yerel yönetimler, 18 yaşından küçük çocuklara ve 65 yaşını aşmış “kıdemli vatandaş”lara bu erişimi olabildiğince geniş bir içerikle ücretsiz sağlamaya çalışmalı; 18-65 yaş arası vatandaşlar için makul ücretlerle kademelendirilecek bir kültür aboneliği” sistemiyle erişim mümkün kılınmalı.
- Halk kütüphaneleri e-kitap koleksiyonuna geçmeli ve abonelik sisteminin parçası olarak kitaplar cep telefonlarından okunmaya açılmalı.
- “Kültür aboneliği” kapsamındaki yapıt, ürün ve hizmetlere erişim karşılığında yaratıcı ve üreticilere aktarılacak ödemeler için yıllık fonlar (başlangıçta 8-10 milyar tl düzeyinde) oluşturulmalı, bu fonlar vergi ve bağış gelirleriyle desteklenmeli. Ödemeler Spotify, Storytel ya da Netflix gibi abonelik esaslı içerik platformlarının ödeme sistemlerine benzer bir şekilde yapılmalı.
- Merkezi ve yerel yönetimlerin bütün kültür yapıtlarını ve kültür ürünlerini sunamayacağı aşikar olduğu için, daha kapsamlı bu erişimi mümkün kılacak kültür sektörünün üretimi kolaylaştırılmalı, ancak her zaman yukarıda tanımlanan “vatandaşlık hakkı”nın korunacağı biçimde düzenlenmeli.
- Anadolu, Türkiye’den büyüktür. Tarih öncesi çağlardan günümüze kadar bu topraklarda yaratılmış kültür yapıtlarının ortaya çıkarılması, korunması, yurtiçinde ve dışında tanıtılması, bilimsel ve sanatsal çalışmalara konu edilmesi ve sektörel ürünlere kaynaklık etmesi için üniversitelerin, yerel yönetimlerin, bakanlıkların, yurtdışı temsilciliklerinin ve sivil toplum örgütlerinin eşgüdümlü çalışması gerekli.
- Arkeoloji bölümleri yeniden açılmalı ve ödenek verilmeli, başlatılmış ve durdurulmuş kazılar sürdürülmeli, yeni kazılar başlatılmalı, bunların tanıtımı ve ziyaretçiye açılması sağlanmalı.
- Yayıncılık sektörünün temel sorunu, yeterince insanın yeterince kitap okumaması. Bu sorunun temel çözümü de okul öncesi çağdan başlayarak okuma ihtiyacının (sevgisinin değil, alışkanlığının değil, ihtiyacının) yaratılmasından geçiyor. Bunun ardından bu ihtiyacı karşılayacak merkezi ve yerel yapıların kurulması, var olanların geliştirilmesi, buna paralel olarak da kitapçıların ve yayıncıların desteklenmesi gelebilir.
- Bu temel ilkeler ışığında baktığımızda görüyoruz ki kültür yapıtı yaratanların kalitesi, kültürün kalitesini belirliyor, tıpkı öğretmenlerin kalitesinin eğitim kalitesini belirlediği gibi. Vatandaşların yaşamını iyileştirmek için kültür ne kadar önemliyse, yapıtları yaratanların kendilerinin yerel ve evrensel kültüre vakıf olmalarını sağlamak o kadar önemli. Kültür ürünlerinin nitelikli bir biçimde üretilmesini sağlayan sektör çalışanlarının emeklerinin karşılığını alması, haklarının korunması, kişisel ve profesyonel gelişimlerinin sağlanması aynı nedenle önemli.
- Türkiye’nin kültür yapıtları ve ürünleri dünya kültürüne eklemlenmeli, bunun için uluslararası kültür enstitülerimiz çok daha iyi örgütlenmeli, çağdaşlaşmalı, Türkçenin yabancı dil olarak öğretilmesine ağırlık verilmeli, yabancı ülkelerin kültür kurumlarıyla işbirlikleri desteklenmeli. Bunun iki yönlü bir trafik olduğu unutulmamalı, dünya sanatının da Türkiye’de dolaşıma daha iyi girebilmesi için sanat kurumları desteklenmeli.

Yayıncılık sektörü özelinde bazı sonuçlar
- E-kitap yayıncılığı bir devlet politikası olarak desteklenmeli, özendirilmeli, okul çağından itibaren okullarda kullanılmalı.
- Selüloz ve kağıt üretiminin yurtiçinde gerçekleştirilmesi teşvik edilmeli, buna uygun tarım ve endüstri politikaları geliştirilmeli.
- Kültür ürünlerini nihai tüketicilere taşıyan bağımsız yapıların (kitapçılar, küçük galeriler, yerel tiyatrolar, sinemalar, konser mekanları vs) ekonomik açıdan korunması sağlanmalı. Bu bakkalın süpermarkete karşı korunmasından farklı bir şey; kitapçılar okuma kültürünün bir parçası ve onu yaşatan en önemli unsurlardan biri. Kitapçıların e-kitap politikalarıyla uyumlu hale getirilmesi için de projeler geliştirilmeli. Bağımsız kitapçıların ortak online platform kurmaları teşvik edilmeli. Online satış indirimlerinin oranı sınırlandırılmalı.
- Üniversite yayıncılığı desteklenmeli.
- Yayıncılık sektöründe sayı yok çünkü ölçüm yok. Sektör büyüklüklerini ve yönelimlerini doğru saptayabilmek ve buna uygun özel ve kamusal politikalar geliştirebilmek için hangi kitabın hangi kanaldan kaç adet sattığını sağlıklı bir biçimde saptayan ve raporlayan Nielsen Bookscan gibi bir sistem kurulmalı.
- Meslek okulları ve üniversite lisans programları düzeyinde mesleki eğitim yapılandırılmalı.
- Türk yazar ve çizerlerin yurtdışında varlık gösterebilmesi için çeviri, tanıtım ve yayın destek fonları oluşturulmalı, yurtdışındaki Türk kültür kurumlarının yıllık etkinlik programlarına dahil edilmeli, “residency” programları oluşturulmalı ve yabancı yazarların (ve sanatçıların) Türkiye’de, Türk yazarların (ve sanatçıların) yurtdışında 1-3 aylık sürelerle kalıp yapıtları üzerinde çalışmasına, bunu yaparken çevreyle etkileşim kurmasına olanak sağlamalı.
- Telif stopajı kaldırılmalı, telif sahiplerinin serbest meslek sahibi olmaları ve fatura/fiş kesmeleri kolaylaştırılmalı, vergi işlemleri sadeleştirilmeli.
- İşlemeyen bandrol uygulaması kaldırılmalı, ISBN üzerinden matbaaların üretim bilgilerinin telif sahiplerinin erişimine açılacağı bir e-devlet uygulamasına geçilmeli.