24.8.16

yönetemezlik/ yönetilemezlik



bu ikisi farklı şeyler. ama bizim örneğimizde, ikisi aynı kapıya da çıkıyor olabilir; ülke yönetilemez olmasa bile, onu yönetebilecek kimse olmadığı için "de facto" yönetilemez hale gelebilir. ben buna inanmak istemiyorum; yönetilemez hale geldiğimizi kabul edemiyorum. ama bu iş artık bir partinin siyasi aklıyla temizlenebilecek bir şey olmaktan çıktı. meclisteki dört parti bir araya gelip milli mutabakat hükümeti kursa bile yetmeyebilir. daha geniş bir "akıl ve vicdan koalisyonu"na ihtiyaç var. bu imkansız değil; zorluğu şuradan kaynaklanıyor: ülkeyi bu halden kurtarmak üzere işbirliğine girmesini bekleyeceklerimizin önemi bir kısmı, zaten bugünkü halin başlıca sorumlusu. başka bir deyişle, bir noktada şu seçimi yapmamız gerekebilir: ülkeyi mi kurtaracağız, suçluları mı cezalandıracağız?

her halükarda, "terörün başını ezelim, fetönün başını ezelim, laikliğin başını ezelim, muhaliflerin başını ezelim, özgürlüğün başını ezelim, her şeyi ezanla çözeceğimize inanmayanların başını ezelim, türk olmayanların başını ezelim" - bu ölümcül ilkelliği ve miyopluğu aşamazsak geçmiş olsun. bunu ya akp görecek ve halka anlatacak, ya da halk görecek ve akp'ye anlatacak. yönetememek ayıp, ama yönetemediğini kabul etmemek ihanet. iktidar kibri, kibirlerin en tehlikelisi - yalnız o iktidarın sahipleri için değil, onu destekleyenler, ondan nemalananlar, onunla sarhoş olanlar için de.

19.8.16

dana delirdi



aslı erdoğan, “örgüt propagandası yapmak”, “örgüt üyesi olmak” ve “halkı kışkırtmak” suçlamalarıyla tutuklandı.

pek çok şey geliyor insanın aklına bunun isyan ettirici saçmalığıyla ilgili olarak, ama bunlar önemsiz kalıyor bir noktada:

aslı naif yanları olan, duyarlılığını bir eziyet olarak yaşayan biri. öyle olmayabilirdi.

aslı türkiye'nin sunduğu en iyi eğitimi gördü. görmemiş olabilirdi.

aslı cern'de çalıştı. çalışmayabilirdi.

aslı, dünyanın pek çok diline çevrilmiş, dünya edebiyatında kalburüstü sayılacak kitaplar yazdı. yazmayabilirdi.

aslı'ya tutkuyla bağlı binlerce edebiyat okuru var bu dünyada. olmayabilirdi.

aslı bu ülkenin kürtlerinin çektiği acıyı kendi acısı bildi, kendi acısını anlattığı gibi anlattı; anlatmayabilirdi.

bunların hiçbirinin öneminin kalmadığı bir nokta burası. çünkü akıl iflas etti. aslı'nın tutuklanması, bunun bin birinci teyidi aslında. dana delirdi. bu delirmişlikle her şeyi yapması mümkün. her şeye saldırmaya, her şeyi ezmeye çalışması mümkün. karşısına ayna konsa, ona da saldırabilir.

belki de yapılabilecek tek şey budur: danaya, delirmişliğini göstermek.

17.8.16

neversayneverland



"Mucizevi Mandarin", "Kırmızı Pelerinli Kent" gibi kitapların yazarı, çağdaş edebiyatın en ilginç ve önemli isimlerinden Aslı Erdoğan, "Özgür Gündem" yazarı olarak gözaltına alınmış. Basın ve ifade özgürlüğüne getirilen keyfi kısıtlamalar kabul edilemez; Aslı'nın susturulması kabul edilemez.

change.org kampanyası için tıklayın.

9.8.16

önceden duyurulmuş bir ölümün gerçekleşmeyebilecek hikayesi



darbeyi çok şükür atlattık, ama hepimizde bir tedirginlik var hala. normal - elli yıldır yalnız türkiye'de değil, asya, afrika ve abd dahil olmak üzere dünyanın dört bir köşesinde, eğitim ve sivil toplum aracılığıyla örgütlenen ve "siyasal iktidar"dan çok daha fazlasını, bir tür "inanç imparatorluğu"nu hedeflediği anlaşılan bir yapıdan söz ediyoruz. bu hedefine ulaşmada türkiye'den olduğu kadar başka ülkelerden de güç odaklarıyla işbirliği yapmış olması doğal, ama bu "karşılıklı kullanma" ilişkisi, hedefin kendisinin özgünlüğünü unutturmasın bize. normalde bir insan ömrünün yetmeyeceği bir proje bu; geniş bir coğrafyayı, belki tüm dünyayı gözüne kestirmiş; ince çalışılmış, sabırla çalışılmış.

tedirginlik de buradan kaynaklanıyor tabii - böyle bir uzun vadeli zaman perspektifi varken, "yaş toplanacak, tasfiye edecekler, hemen darbe yapalım; aman darbe yapacağımızı anladılar, saatini öne alalım" aceleciliği ve dar bir coğrafyada dar bir siyasal iktidar arayışı çok uyumsuz duruyor. bunun açıklaması üzerinde düşünmek şart. bu uyumsuzluk, her şeyin bu başarısız darbe girişimiyle bitmediğini, mutlaka yeni planların gündeme alınmış olacağını düşündürüyor.

bu uyumsuzluğun iki farklı açıklaması olabilir gibi geliyor bana. birincisi, ancak dünya hegemonu bir devletin "derin" yapısının yapacağı türden bir hesap hatası olma olasılığı. "inanç imparatorluğu"nun kendi asli hedefleriyle bire bir uyumlu olmasa da, bu "derin hegemon"un jeopolitik hedeflerinin gerektirdiğini düşünebileceğimiz, imparatorluk projesinin de taktiksel olarak benimseyebileceği bir hamle olabilir bu darbe girişimi. hesap yanlış, çünkü bugün türkiye'de askeri bir darbe artık tutmaz; erdoğan'a karşı bir darbe tutmaz; bunu görememek için de uzaktan, girift kumpasların yarattığı sisin içinden bakıyor olmak gerekir.

ikinci açıklamaysa şu: "insan ömrünün yetmeyeceği proje"nin sahibi, 50 yıllık sabrının sonuna gelmiş olabilir, ölmek üzere olabilir ya da bundan korkabilir, gözünü karartmış olabilir, "artık ne olacaksa olsun" demeye başlamış olabilir. türkiye'de siyasal iktidara kısa yoldan el koyarak, kurduğu yapının kendinden sonra daha sağlam bir şekilde varlığını sürdürebileceğini düşünüyor olabilir.

bugünkü durumda, yani darbe girişiminin başarısız olduğu, türkiye halkının ezici çoğunluğunun darbeye karşı durduğu, yeni bir darbe girişiminin de kesinlikle başarısız olacağı görülüyorken, bu iki açıklama bize gelecek hakkında ne söylüyor öyleyse? başka bir deyişle, "derin hegemon" ve "inanç imparatorluğu" projesi şu anda ne düşünüyor, ne yapacak?

eğer ilk açıklama geçerliyse, "derin hegemon"un harekat çarkları dönmeye başlamışsa, darbenin başarısızlığını kesin bir yenilgi olarak değil, tatsız bir yol kazası olarak göreceklerinden emin olabiliriz. dolayısıyla daha da gözü kara adımlar gelebilir - ben açıkçası suikast girişimleri olabileceğinden korkuyorum. ülkeyi istikrarsızlaştırma ve kaosa sürükleme açısından çok etkili bir hamle olabilir bu, özellikle de ordunun, istihbaratın, polisin şu anki durumu göz önünde bulundurulursa. gülen'in örgütü içinde darbe başarısızlığının hesabını vermek durumunda olanlar, böyle bir girişimle başarısızlıklarını örtmeye kalkabilir, hegemona yine destek verebilirler.

eğer ikinci açıklama geçerliyse, "inanç imparatorluğu" projesi "acele işe şeytan karışır" demeye başlamış ve darbenin başarısızlığından ders çıkarıp bir elli yıl daha beklemeye karar vermiş olabilir. bu da temelde, gülen'in fiziksel varlığı ve liderliği olmadan projenin sürdürülmesi anlamına geliyor. buna uygun bir yapılanma değişikliği, bir veliaht tayini vs. gerekecektir. ama muhtemelen bunu biz duymayacağız; bu açıklama geçerliyse ve ders almışlarsa, gülenciler uzunca bir süre radarda görünmemeye, yeniden alttan alta ilerlemeye, mevzilerini güçlendirmeye çalışacaktır. diğer ülkelerdeki varlıklarını kaybetmemek için de böyle bir stratejiye ihtiyaç duyacakları açık. "inanç imparatorluğu" bir sarmaşık gibi; güneşe yaklaşmak için ağaca tırmanıyor, tırmandığı ağacı da sonunda öldürüyor.

dolayısıyla ya suikasta karşı hazırlık yapmak, ya da uzun bir süreç içinde, ülke kurumlarının sağlamlaştırılması ve sağlıklı bir yapıya kavuşmaları için, sarmaşığı sökmek için çalışmak gerekecek. kennedy'ye, reagan'a suikast yapılmış bir dünyada ilkini başarmak kolay değil; "sağlamlaştırmak"tan "yandaşlaştırmak"ın anlaşıldığı bir ortamda da ikincisi kolay değil.

tek umudum, zor rakiplere karşı daha iyi oynuyor oluşumuz. türkiye'nin önceden duyurulmuş ölümünü boşa çıkarmak için daha iyi oynamak zorundayız, bu açık.