16.5.14

tarihi bilmek, tarihe yenilmemek


soma katliamı, iki tarihsel perspektifin gündeme gelmesini de sağladı: birincisi "türk devleti bunu hep yapageldi; ermenilere, kürtlere vaktiyle yapılanları görmeyenlerin şimdi konuşmaya hakkı yok," diyenler, ikincisiyse "kapitalizm dediğiniz zaten böyle vahşi birşeydir; sınıf politikalarının yok oluşuna ses çıkarmamış olanların şimdi konuşmaya hakkı yok," diyenler. ikisinin de haklı olduğu yönler var elbette, ama son tahlilde bu iki itiraz, erdoğan'ın "1863'te ingiltere'de maden faciası oldu" demesiyle aynı mantıksal kategoride yer alıyor ve aynı güçsüzleştiricilik işlevini taşıyor. "türk devletinin 400 yıllık geleneğiyle savaşmadan mücadele olmaz" dediğinizde, "kapitalizmin 300 yıllık tarihiyle yüzleşmeden mücadele olmaz" dediğinizde, doğru bir tarihselliğe dikkat çekmiş oluyorsunuz, ama hiçbir etkili mücadele verilmemesini de sağlamış oluyorsunuz. mücadele bu tarihselliği bilmeli, ama hedeflerini sıraya koymasını, stratejik davranmasını da bilmeli. bugünün özgül koşullarıyla mücadele etmenin önüne, tarihi bir "önceden belirleyici" engel, bir tür kader olarak çıkaramazsınız. bu mücadele, sizin önceliklerinize göre, sizin gulyabanilerinize saldırarak verilmiyor olabilir, ama bu sizin probleminiz, mücadelenin değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

adınızın görünmesini istiyorsanız ama google hesabınız yoksa lütfen yorumunuzun sonuna adınızı ekleyin.