30.5.14

"turcoscepticism" - türkiye'den şüphe duymak


avrupa'daki seçimlerde, ağırlıklı olarak "birleşik avrupa" fikrinden memnun olmayanlar sandığa gitti ve oy oranlarını önemli ölçüde yükseltti; "euroscepticism" bugün her zamankinden daha güçlü. "birleşik türkiye" bizde geçen yıla kadar ancak doğuda ya da çok iyi kapatılmış kapılar ardında tartışmaya açılırdı; gezi + 17 aralık + seçimlerden sonra "adem-i merkeziyetçilik" ve prens sabahattin hatırlandı, twitter'da bile federasyonlar oluşturulmaya, bayraklar belirlenmeye başladı, edirne'den ardahan'a. "devleti ve milletiyle bölünmez bir bütün" oluşunu tartışmayı bile yasaklamış bir ülke için elbette önemli adımlar bunlar. tartışmak iyidir sonuçta. (konunun genel bir özeti için bkz: http://blog.milliyet.com.tr/turkiye-nin-federasyona-donusturme-fikrinin-kisa-tarihi/Blog/?BlogNo=76773)

bizde "aşırı sağ"ın kendisi değilse de "aşırı sağcılık tavrı" (yani kendine benzemeyeni ülkeden kovma güdüsü), iki şekilde tezahür edegeldi: "irtica" ya da "şeriat" korkusu ve kürt düşmanlığı. bu tavır, avrupa'dakinden farklı olarak, siyasi yelpazenin her tarafından taraftar devşirmeyi başardı hep. liberaller de, solcular da bu tavrı yaygın olarak sergiledi, hala da sergiliyor. bu korku ve düşmanlığın nesnesi olanlar ("şeriatçılar" ve kürtler) mesela suudi arabistan'a, iran'a ya da ortadoğu'nun başka bölgelerine göç etmeye davet edildi, tıpkı göçmenlere avrupa'da yapıldığı gibi. tabii "şeriatçılar" ve kürtler göçmen olmadığı ve "geldikleri yere gidemeyecekleri" için, bizdeki aşırı sağcılık tavrı, silah ve politika zoruyla sindirme sonucunu doğurdu. (neyse ki akp dönemi, ilk grubu öcüler arasından büyük ölçüde çıkardı - cumhuriyet'in ilk sayfasında "irtica" sözcüğünün kullanım sıklığının yıllar içinde nasıl bir düşüş gösterdiğine bakmak bile yeterli.)

işin ironisi de burada: "türkiye şüpheciliği"nin kaynağı, avrupa örneğinin aksine bu "aşırı sağ tavır" değil, söz konusu tavırdan ve onun metazori bütünlükçülüğünden illallah diyenler.

öte yandan türkiye'deki "aşırı sağ tavır", avrupa'daki aşırı sağa yakın bir kitle desteğine sahip. bu tavır türkiye'de, avrupa'daki başarısını yakalayamıyorsa, bu biraz chp'nin ve mhp'nin düşük performansı sayesinde oluyor aslında. chp kendi kürt politikasını değiştirmeyi düşünse de değiştiremiyor, çünkü seçmen kitlesi "kürt" lafını duyduğunda ajite oluyor. değiştirse, bu kitlenin bir kısmı mhp'ye kayacak olasılıkla. o yüzden ne yeni bir açılım getirebiliyor, ne de seçmenin istediği kadar güçlü bir "kürt kimliğini reddetme politikası" izleyebiliyor. mhp'yse kürtlerin varoluşuna karşı olmasına karşı, ama vokalleri yeterince güçlü değil; bu da muhtemelen bahçeli'nin liderliğiyle ilintili. dolayısıyla "aşırı sağ tavır", kitlelerde bulduğu desteği siyasi partiler aracılığıyla temsiliyete tam dökemiyor. (her şerde bir hayır vardır belki de.)

bu nasıl bir türkiye resmi öyleyse? organ nakli sonrasında, vücut nakledilen organa karşı antikor üretmesin, organı reddetmesin diye baskılayıcı ilaçlar verilir ya, bizde organ nakli yok, vücut kendi organlarına karşı sürekli antikor üretiyor ve bunları ilaçlarla baskılamaya çalışıyoruz.

tc dediğimiz, bir ilaç rejimi aslında.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

adınızın görünmesini istiyorsanız ama google hesabınız yoksa lütfen yorumunuzun sonuna adınızı ekleyin.