türkiye'de 2010 yılında basılmış ve isbn alınmış* toplam kitap sayısı bu: 140.374.241 (kaynak: tc kültür ve turizm bakanlığı kütüphaneler ve yayımlar genel müdürlüğü; buyrun siz de bakın: http://www.earsiv.net/isbn/). buna herşey dahil, dua kitapları da, ders kitapları da, broşürler vs. de.
34.863: aynı yıl yayımlanan başlık sayısı. bunun 19.677'si istanbul'da, 10.808'i ankara'da, 752'si izmir'de, 656'sı konya'da, 399'u bursa'da, 225'i eskişehir'de, 134'ü kocaeli'nde, 111'i kayseri'de yayımlandı. hakkari, muş, tunceli ve ardahan'da hiç kitap yayımlanmadı.
26.106: 2010'da, türkiye'de ilk kez yayımlanan başlık sayısı.
elimizdeki istatistikler temelde bununla sınırlı, yani basılan kitap sayısı odaklı; satılan kitapla ilgili bir veriye sahip olmadığımız gibi, kaçı roman, kaçı tarih kitabı, kaçı yaşayan türk yazar vs bunu da bilmiyoruz. satılan kitapla ilgili istatistiksel bilgiye ulaşabilmek için, biri kitapçılar, ikincisi dağıtımcılar, üçüncüsü yayıncılar olmak üzere üç veri kaynağı kullanılabilir, ama bunu da toplayan ve kullanan merkezi bir birim yok.
dolayısıyla, türkiye nüfusunun 72 milyon küsur olduğundan hareketle, kişi başına en iyi ihtimalle yaklaşık iki (2) kitap düşmüş 2010'da. dua ve ders kitaplarını ve aslında kitap sayılmayacak yayınları düştüğünüzde ve basım sayısına değil satış sayısına baktığınızda bence bu oran 0,5'e düşer, başka bir deyişle kişi başına iki yılda bir kitaba.
türkiye yayıncılar birliği genel sekteri metin celal, cumhuriyet kitap'taki köşesinde bu oranı 5,5 kitap/kişi olarak hesaplamış, satılan bandroller üzerinden ve ders kitaplarını da katarak. gerçek hayatla bağlantısı kalmamak böyle birşey olsa gerek - bu memleketin insanları, her biri, ortalama iki ayda bir kitap okuyor, öyle mi? tadından yenmez yahu!** (ama ben yine de metin bey'e, bu sıralar bir kitapçıya girmemesini tavsiye ederim can sağlığı açısından; mazallah, onun bu iyimserliğini paylaşmayacak ve burnundan soluyan bir kitapçıya denk gelme olasılığı yüksek çünkü.) işin doğrusu, metin bey'in bu "istatistiksel cambazlık suçu"nu işlemekteki gayesini, lafı nereye getirmek istediğini hiç anlamadım - "korsan kitapları filan da katarsanız bu sayı neredeyse iki katına çıkar," diyor, yani yılda 11 kitap/kişi; ayda neredeyse bir kitap kişi başına; "eh, dünyanın en çok okuyan milletlerinden japonlar yılda 25 kitap (fransızlar 7) okuyorsa, biz bayağı iyi durumdayız, enseyi karartmayın," mı diyor yani? hakikaten bunu diyor olabilir mi? demografik olarak en çok okuyanlar, üniversiteli kadınlar arasından çıkıyor malum; acaba diyorum, metin bey kendine bir kız yurdunda bir ek iş mi ayarladı? hani etrafına baktığında gördüğü bu olduğu için (bkz. resim) belki bulduğu sayıları da tuhafsamamıştır, kimbilir...
metin bey nereye bakıyor meselesi bir yana, kültür ve turizm bakanlığı'nın geçmiş yıllara ilişkin olarak verdiği sayılarda da ciddi bir tuhaflık var. basılan kitap sayıları şöyle görünüyor:
2007: 26.450.845
2008: 22.732.508
2009: 129.104.035
bir yılda (2008-2009) altı katına çıkmış! ya daha önceki yıllarda sayılmayan bir sürü şey artık kitap olarak sayılmaya başladı, ya millet yolladığı tweet'e bile isbn almaya başladı, ya da sayı saymayı bilmeyen/dayak yememiş birileri var biryerlerde...
* basılan her kitap için isbn almak zorunlu, bandrol almak ise değil; isbn alırken kitabı kaç adet basacağını bildirmek zorunda yayıncı, buna göre alabileceği maksimum bandrol sayısı belirleniyor çünkü, ama bu sayının tümünü de almak zorunda değil. öte yandan, bandrol alınan her şey de kitap değil. dolayısıyla isbn temelinden yapılan sayım, bandrol temelinden yapılan sayımdan daha doğru sonuç veriyor.
** metin bey, türkiye'de yayıncılığın krizde olduğunu ileri sürüyor (http://www.metincelal.com/turkce/yayincilik/yayincilikkrizdedegil.htm) ama neden krizde olduğunu bu verilerle anlamak güç. kişi başına 5,5 kitap düşüyorsa, "korsan"ları çıkarsak bile, ortalama kitap fiyatını 10 lira kabul ettiğimizde 3 milyar liraya yakın bir yıllık pazar çıkar ortaya. sabancı holding'in toplam yıllık karı kadar neredeyse. bana krizin işareti gibi görünmedi! ne yazık ki ortada böyle bir ciro dönmüyor, çünkü kişi başına bu kadar kitap düşmüyor tabii. metin bey, yayıncılar birliği üyelerinin yıllık kazançlarını bir sorsa, bu 5,5 inadından çoktan vazgeçerdi herhalde.)
insanlar kitap okuyor mu okumuyor mu? bu soruya yukarıdaki bilgilerden yola çıkarak sağlıklı bir cevap verilemez.
YanıtlaSilalınan kitap okunuyor mu? bu bilinemez.
mobilyacı iken mobilya götürdüğümüz evlere bakardım. kitap arardı gözlerim. genellikle ansiklopedi, ders kitabı türünden kitaplar görürdüm. gazetelerin verdiği promosyonlar... ansiklopediler'in eprimemiş, hatta açılıp okunmamış olduğunu görürdüm. alışıktım buna. bazı evlerde dini kitaplar görürdüm. ev sahibinden izin isteyerek incelerdim onları. unutmuyorum: bir evde 1952'de basılmış bir kitap çıktı karşıma. bir hadis derlemesi diye kalmış aklımda.
kitabın sayfaları bitişikti. kimse açıp bakmamış ya da açıp baktığında okumaya gerek görmemiş. ama kitap evin baş köşesinde duruyor. bir kitap düşünün, elli yıldır okunmamış yepyeni duruyor. kitabın kime ait olduğunu sordum. evin sahibi gururla "benim" dedi. yüzüne baktım. sıkı bir yumruk atmak istediğimi çok belli etmiş olmalıyım. ev sahibi, "benim ama henüz okumaya fırsatım olmadı, imamlık yapan babamındı o kitaplar önceden" dedi. bunu söyleyince sadece ev sahibinin değil ölmüş babasının da sıkı bir yumruğu hak ettiğini düşündüm.
sayfaları hiç aralanmamış bir hadis kitabı, hadiseyi anlamak için yeterli veri sağlıyor. herkes kitap okumalı, demiyorum. sadece insanların ancak kitap okuyarak kavrayabileceği yığınla gerçek bir kitabın iki kapağı arasında kalmasın diyorum.
hatta kitaplar bile sokağa çıksın diyorum ben, bir fikir verebilir:
http://ismailpelit.blogspot.com/2011/03/uc-kesik-hava.html#more