13.3.25

7/7: bir dizi çalışması

 7 için, 7 bölümlük bir dizi çalışması.


Sunuş

7, Kronk adında tuhaf ama uluslararası çapta güçlü bir yeraltı dininin uzun zamandır beklenen ikinci peygamberinin beklenmedik biçimde ortaya çıkışını, istemeden yükselişini ve tatsız çöküşünü anlatan, 1990’lar tarzında çekilmiş bir sözde-belgeseldir. Bu hikâyeye paralel olarak, bir aşk ilişkisinin kötüye gidişi de konu edilir.

7, aynı zamanda tutkulu ama kitaplara gömülmüş bir sevgilinin, yoluna çıkan herkese meydan okuyup onları alt eden pervasız bir güç avcısına dönüşen bir kadının hikâyesi olarak da görülebilir.

7, aynı zamanda kendi yarattığı karakterlerin işlerine önce temsilcisini onların arasına yerleştirerek, o işe yaramayınca da doğrudan müdahale ederek burnunu sokan ama böylelikle daha da büyük bir başarısızlığa sürüklenen bir yazarın da hikâyesidir.

 

Notlar

1, 2 ve 3. bölümler görüntü yönetimi açısından aydınlık, renkli, ferah, neşeli; 4 ve 5’te renkler silikleşiyor, ışık loşlaşıyor; 6 ve 7’de karanlık ve kasvet çöküyor.

7 Hakan-Yağmur ilişkisini aşk, seks ve güç eksenlerinde ele alıyor, her eksenin kendine göre bir gelişim eğrisi var ve kademe kademe gidiyorlar. Güç ekseninde dengeler bozulunca (Hakan İkinci olmayı reddedince ve Yağmur nihayet Hakan’ın karşısında yer almak ve onu ezmek zorunda kalınca) diğer iki eksen de çöküyor ama farklı biçimlerde. Örneğin Hakan Yağmur’a sonuna kadar aşık oysa Yağmur değil, en sonunda hala bir biçimde seviyor ama öldürmeyecek kadar değil. Kürtajdan sonra seks bozuluyor, dolmuş tecavüzünde karanlık ve dramatik bir deneyime dönüşüyor, son sahnede neredeyse hastalıklı bir tutkuyla geri dönüyor.

7’nin ayırt edici özelliklerinden biri, yazarın da kurgunun bir parçası olması. Dolayısıyla bir paradoks üstüne kurulu: bir yandan her şeyin nasıl olacağı, sonun ne olacağı en baştan belli (çünkü yazar bunları yazmış) ama aynı zamanda son dakikaya kadar her şeyin değişmesi mümkün (çünkü yazar karakterlerin taleplerine açık).

Son bölümün sonuna kadar gizli kalacak bir nokta: Hakan’ın arkadaşı olan ve dizide izlediğimiz Cem, Kronk’un önderi olan Birinci, ancak 7’nin yazarı Cem Akaş değil (ona benzese de). Son bölümün sonunda Cem Akaş’la (gerçek Cem Akaş değil Cem Akaş’ı canlandıracak başka bir karakterle) yapılan röportajda bu ortaya çıkacak. O noktaya kadar Yağmur önce Cem’in Birinci olduğunu çözecek, fakat sonra onun aynı zamanda Yazar Cem olduğu sonucuna varacak, oysa değil.

Her bölümde “Zaman Zıplamaları” (ZZ) var, Hakan’ı (ve diğer karakterleri) başka yer ve zamanlarda gösteren kısa parçalar bunlar. Yazar Cem’in Hakan için düşündüğü alternatif kurgular, eskizler olarak düşünebiliriz. Yazarın kurgudaki varlığını ve her şeyin yazılı olduğu halde değişebilir olduğunu vurgulamak için gerekli. Bunlar için ayırt edici bir görsel stil lazım, ana anlatıdan ayrıldığımızı gösterecek.

Kitapta Hakan’ın gördüğü 7 rüya anlatılıyor. Bunlar zaman içinde geriye gidiyor; 7. rüya Hakan’ın rahme düştüğü anın rüyası. Hakan için bu rüyalar birer işaret, sonuna geldiğinde her şeyin yoluna gireceğini düşünüyor, yedi rüya göreceğini de hissediyor. Ancak son rüya beklediği gibi çıkmıyor. Ama gerçekten de sonuna geldiğinde her şey çözümleniyor, onun umduğu gibi çözümlenmese de. Bu rüyalar için de görsel bir dil oluşturulmalı.

İnce Bilekliler, Yazar Cem’in kurguya doğrudan müdahale edebilmek için kullandığı aracılar. Birbirlerine benzeseler iyi olur görünüm giyim vs. olarak. Mor tulumları olabilir belki.

7’nin montajının ayırt edici bir yanı var – sahnelerin “lead-up”ı yok, pat diye başlıyor, pat diye de bitiyor, geçiş diye bir şey yok. Buna dikkat etmek lazım.

7 bir sözde-belgesel. Alışıldık belgesellerden farklı olarak hikayesi anlatılan kişilerin duygu dünyalarına da çok ilgi gösteren bir sunucusu var. Dispatches from Elsewhere’deki gibi değil gerçekten dışarıdan olayların gelişimini sunuyor. Ben bunu Ursula K. LeGuin’e benzeyen bir kadın olarak hayal ettim ama başka bir kadın tipi de olabilir tabii. Sunucu başlangıçta nesnel bir ton tutturmuşken sonlara doğru Hakan’a acımaya başlıyor ama yine de Yağmur’a ve yükselişine hayranlığını gizlemiyor.

Belgesel olarak 7 dünyanın gerçekliğine de bağlanıyor. Dünya liderlerinin Kronk selamı verirkenki görüntüleri, dünyanın çeşitli yerlerindeki 7 görüntüleri, mor vs. karşımıza çıkmalı.

7 tam olarak 1989 sonbaharında başlayıp 1990 yazında bitiyor. Bu dönemde Turgut Özal cumhurbaşkanı, Yıldırım Akbulut başbakan, Almanya’da Helmut Kohl, Amerika’da baba Bush, İngiltere’de Margaret Thatcher var. Nurettin Sözen İstanbul’un belediye başkanı. Beckett ölüyor (22 Aralık 1989). Berlin Duvarı’nın yıkılışı (13 Haziran 1990 ve sonrası). 1990’da önemli olaylar: terör cinayetleri – Muammer Aksoy ve Çetin Emeç. Kara Kitap çıktı. Mandela serbest kaldı. Dizi boyunca bunlara gönderme yapılabilir.

Kitapta Hakan 27, Yağmur 28 yaşında. Dizide Yağmur 35 olabilir.

Hakan, rol yaptığını bilen bir karakter – Yazar Cem’in son bölümün sonunda açıklayacağı gibi, ona verilmiş bir söz sonucu bu rolü almış. Bunu arada ufak mimiklerle gösterebilir – doğrudan kameraya mimik yapmak (“Crashing”) gibi değil de kendi kendine. Mesela Yağmur’la dükkanda ilk karşılaştığında “Hmm, güzel kız vermişler aferin” demek gibi. Bu da yine kurgunun, kurgu olduğu bilgisini içermesi açısından önemli.

7 Hakan’ın hikayesi olarak başlayıp Yağmur’un hikayesi olarak bitiyor. Hakan zıpkın gibi başlayıp silik bir karakter olarak ömrünü sonlandırırken, Yağmur’un şahinleşmesini, hedefe kitlenişini, sürekli yüz değiştirmesini ibretle izliyoruz; o kadar ki sonunda yazarına bile meydan okuyor (ve kazanıyor).

Kronk kitabından alınmış ve Kronk’un doğrudan peygamberiyle konuştuğu bölümleri canlandırmak mümkün olabilir – boş bir sinema salonunda perdede akan dünya hali görüntülerini izleyen, karanlıkta oturan, bizim arkadan karaltı olarak gördüğümüz iki adam konuşuyor.

Sinopsiste parantez içi sayılar, kitaptaki bölüm numaralarına işaret ediyor.


Tamamı için tıklayın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

adınızın görünmesini istiyorsanız ama google hesabınız yoksa lütfen yorumunuzun sonuna adınızı ekleyin.