15.5.23

2023 seçimleri: bu sonuçlar gerçek olabilir mi?

 

kılıçdaroğlu’nun ilk turda %51.4’le seçileceğini, mhp’nin oylarının düşeceğini, oğan’ın %2’yi geçemeyeceğini, mecliste hiçbir ittifakın çoğunluk sağlayamayacağını iddia etmiş biri olarak önce şunu söyleyeyim: bu sonuçlar gerçek olabilir mi? 


güzide halkımızı biraz tanıyan herkesin kabul edeceği gibi, evet, olabilir. lakin güzide siyasetimizi takip eden herkesin yine kabul edeceği gibi, olmayabilir de. günün sonunda baktığımız yer ysk verileri; bu verilerin zaman içindeki değişimini ve sahiciliğini istatistiksel olarak denetleyecek bağımsız bir kurum yok, dolayısıyla ysk ne derse o. halbuki kılıçdaroğlu’nun ifadesine göre chp bir buçuk yıldır bu seçimde oy verme işleminin denetlenmesine hazırlanıyordu. bunun ne büyük bir fiyasko olduğunu dün gece hep birlikte izledik. 192 bin sandıkta birer kişi ıslak imzalı tutanağın fotoğrafını çekip merkeze gönderecek, merkez de bu verileri işleyip ysk’dan bağımsız olarak süreç boyunca duyuracaktı, böylece daha sonraki itirazlar için herkesin görebileceği bir gerekçe olacaktı, ysk da elini korkak alıştırmak zorunda kalacaktı. 


oysa yaşanan bu olmadı: tek başına at koşturan ysk, arada saatlerce veri girişi yapmayarak, bu verileri ilk gören taraf olan iktidara büyük bir adaptasyon ve rota belirleme imkanı sundu, kimsenin de gıkı çıkamadı. oğan’a 3 puan, mhp’ye 4 puan katarak chp’nin oyunu düşürmek, bunu da dolaylı yaparak hedef şaşırtmak mümkün müydü? tabii ki. olan bu muydu? bilemem. ama “türk’ün devleti”ni denetlemenin gerekli olduğunu, bunun yetmeyeceğini, denetleyenin de denetlenmesi gerektiğini bilmeyen/ bu denetimi beceremeyen bir siyasi liderin, hayatına lider olarak devam etmemesi gerekir, kimse kusura bakmasın. 


bu hikayede herkesin payına büyük utançlar düşüyor, ama kılıçdaroğlu’na -tüm iyi niyetine ve çabasına rağmen- daha büyük bir pay düşüyor: chp’yi adam edemeden ülkeyi adam etmeye kalktığı ve ülkenin yarısını angaje edip varoluşsal bir bunalıma sürüklediği için.

 

bu sonuçlar nasıl gerçek olabilir? buna da bakmak istiyorum. bana göre iki ayağı var: 1.ideolojik temel, 2.patronaj sistemi. 


milliyetçiliğin, kürt düşmanlığının, islamcılığın ve kadın düşmanlığının hakimiyeti ve -bedeli ne olursa olsun- hakim kılınmasının  zorunlu olduğu inancı birinci ayağı oluşturuyor. “ben müslüman bir ülkede yaşamak istiyorum” talebi, “kürtlerin canı cehenneme” hissiyatıyla birleşince, bunu değiştirmeye yönelik her ihtimalin başı eziliyor. ülkenin yaşadığı sorunlar ne olursa olsun, “eski günahkar döneme dönme” ve “kürtlerin vatandaşlığının kabul edilmesi” korkusu, her türlü “reel” sorunu önemsiz kılıyor. 


ikinci ayaksa akp iktidarının çok geniş bir kitleye, kademeli olarak sağladığı maddi imkanlar. ülke ekonomisine olanlar hep soyut şeyler, pazarda fiyatlar delice artsa bile; çünkü arka kapıdan gelen maddi imkanlar var hep. bu bazıları için profesyonel pozisyon, bazıları için ithalat-ihracat-inşaat gibi faaliyetlerde sağlanan ayrıcalıklar, görmezden gelmeler, bazıları içinse otobüsten atılan oyuncak, eve getirilen kömür, dağıtılan nakit para. bu imkanlardan vazgeçmek çok zor; ideolojik temel de vazgeçmemek için yeterli mazereti zaten sunuyor; yani maddiyatı itiraf etmeden ideolojik nedenlere sığınmak çok kolay. 


bu ikisi birleştiğinde yıkılması çok zor bir kale ortaya çıkıyor. akp’nin başarısı bu. muhalefetin -siyasetçiler ve bireyler olarak- anlamakta/kabul etmekte zorlandığı da bu. iktidar yandaşı insanların “yandaş” olmak için çok geçerli ve kişisel nedenleri var. bunlardan üstün nedenler sunmadıkça bu kalede gedik bile açmak çok zor. bu da cari sistemin kendini pervasızca ağırlaştırmasına imkan sağlıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

adınızın görünmesini istiyorsanız ama google hesabınız yoksa lütfen yorumunuzun sonuna adınızı ekleyin.