3.5.23

Kurumsal din nasıl finanse edilmeli

Dinsel hizmetler, pek çok ülkenin nüfusunun büyük kısmı için büyük öneme ve değere sahip. Ama yine pek çok ülkenin nüfusunun bir kısmının hiç kullanmadığı bir hizmet. Kullananlar da farklı dinlerin ve mezheplerin üyesi, yani pek çok ülkede din önemliyse de herkesin üyesi olduğu tek bir din yok. Bu bilgiler ışığında, bir ülkede kurumsal din nasıl finanse edilmeli?

Bugün bu konudaki yaygın kabul gören yaklaşım, bir dinin üyelerinin o dinin kurumsal giderlerini finanse etmesi üzerine kurulu - konut sahiplerinin konut vergisi, taşıt sahiplerinin motorlu taşıtlar vergisi vermesi gibi. Bu finansmanı organize etmenin iki yolu var: 1-din üyelerinin doğrudan din kurumlarına bağış yapması, 2-devletin din üyelerinden vergi toplaması.

ABD gibi bazı ülkelerde devletin din vergisi toplaması anayasaya aykırı. Her din kurumu, kendi giderlerini din üyelerinin bağışlarıyla karşılamak ve bu bağışları kendi toplamak zorunda. Çoğu eyalette bu bağışlar vergiden düşülebiliyor.

Almanya gibi bazı ülkeler bu tercihi din kurumlarına bırakıyor: kurum isterse bağışları kendisi toplayabiliyor ya da devletin bunu vergi olarak toplamasını seçebiliyor. İkinci durumda devlet, topladığı verginin bir kısmını vergi toplama hizmeti bedeli olarak alıkoyuyor. Verginin kimlerden toplanacağıysa bireylerin nüfus müdürlüğüne yaptığı inanç beyanına dayanıyor ve işveren tarafından bordro aşamasında kesiliyor. Dileyen, kayıtlı olduğu dinin artık üyesi olmadığını beyan ederek din vergisi mükellefi olmaktan çıkabiliyor. Almanya'da Katolik Kilisesi'nin geliri 6 milyar euro civarında ve bu tutarı ortaya çıkaran vergi oranının devlet tarafından din üyeleri adına belirleniyor olmasının laiklikle bağdaşmadığı konusu çok tartışılıyor.

İtalya gibi kurumsal dinin daha güçlü olduğu kimi ülkelerdeyse din vergisi zorunlu ancak bireyler, kesilen verginin hangi dine aktarılacağını belirleyebiliyor – Hindu dinini seçmek mümkün örneğin. İtalya gelir vergisinin binde 8'i düzeyinde bir din vergisi topluyor. (Türkiye'de böyle olsaydı din kurumlarına aktarılan toplam bütçe 13 milyar değil 2 milyar tl civarında olurdu, ironik bir biçimde kurumsal dinin siyasallaşmasını engellemek için kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı da bunun sadece bir kısmına talip olabilirdi.)

Din hizmetlerinin din kurumları tarafından değil devlet tarafından düzenlendiği, devlet bürokrasisindeki din işleri yönetiminin bütçesinin milyarlarca lira olduğu, bunun da tek bir dine ait tek bir mezhep grubunun kurumlarını finanse etmekte kullanıldığı ve üzerinde hiçbir vergi mükellefi kontrolünün/tercihinin olmadığı bir ülkede tartışılacak verimli bir konu olabilirdi bu belki.

 

(daha geniş bilgi için: https://en.wikipedia.org/wiki/Church_tax)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

adınızın görünmesini istiyorsanız ama google hesabınız yoksa lütfen yorumunuzun sonuna adınızı ekleyin.