16.7.11

temsil hakkı mı, federal devlet mi?

türkiye'deki liberal cumhuriyetçilerin (yani bireysel özgürlüklere bağlı, ama "cumhuriyet'in kazanımları"nı da gözden çıkarmaya yanaşmayacak muhafazakarların), kürt sorununa şöyle yaklaşması gerekir diye düşünüyorum, onlar adına düşünmeme kızmazlarsa:

aslolan insan haklarıdır, bireysel haklardır, ama cinsiyet ayrımcılığının yapıldığı bir yerde kadın haklarını savunmak gereklidir; öte yandan, amaç kadın-erkek eşitliği ve toplumsal temelde "cinsiyet körlüğü" yaratmaksa (yani bir insana baktığımızda onun toplum içinde olabileceği şeyleri belirleyen unsurlar arasında cinsiyetini görmezden gelmeyi başaracaksak), bu hak savunusunun karşıtlıkları, giderek düşmanlıkları daha da vurgulayıp kalıcı hale getirmemesi için de çaba göstermek gerekir. aynı şey milliyetçilik için de geçerli olmalıdır - başkalarının pahasına kendi aidiyetini yüceltme girdabına girmediği sürece milliyetçilik ("ötekinin milliyetçiliği") belki katlanılır birşey olabilir, ama bir etnik grup, tam da bu temelde ayrıma tabi tutuluyorsa etnik hakların savunulması gerekir, ta ki toplumsal temelde "etnik körlük" yaratılana kadar. burada da karşıtlıkları, düşmanlıkları daha kalıcı hale getirmemek önemlidir, eğer toplumsal bir ayrışmadan medet umulmuyorsa, eğer birlikte yaşamak isteniyorsa.

bir etnik grubun, bir etnik "azınlığın" (sayısal bir azınlık olma durumundan söz ediyorum, x antlaşması'yla yapılmış siyasal haklar tanımından değil) hakları, kategorik olarak nelerdir peki? burada izlenebilecek iki ana yol olabilir - birincisi, genel siyasal yapının içinde temsil hakkının sağlanması, ikincisiyse federal bir yapıda kendi kendini yönetme ve özerklik hakkının sağlanması. uzun vadede, eğer amaç birlikte yaşamaksa, ikinci seçenekten gitmek hata olabilir - birlikte yaşayamadığı için birbirinden ayrı duranların seçeceği bu yol, ülkenin genel yapısının sürdürülmesini sağlayabilir elbette, ama toplumun ayrışmasını engelleyemeyeceği gibi, "etnik körlük" yaratma hedefini de baltalar. birinci seçenekse, paradoksal şekilde, ulaşılmaya çalışılan körlüğün tam tersine bir tutum izlemeyi, etnik kimliği çok daha görünür/duyulur kılıp gerektiğinde kotalar kullanarak temsil edilmesini sağlamayı gerektirebilir. bu da incelikli yaklaşımlar gerektiren bir seçenektir, azı ilaçken, fazlası zehre dönüşebilir. burada yalnızca bireysel hakların tanınması değil, etnik kimlikten doğan toplumsal (siyasal ve ekonomik) hakların da temsiliyet sistemi aracılığıyla garanti altına alınması gerekebilir, en azından "etnik körlük" yerleşene kadar.

bu da, kürt vatandaşının kürtlüğünü görmemeyi bir güvenlik tercihi olarak seçen sistemin, kürt vatandaşının kürtlüğünü bir eşitlik tercihi olarak görmemeyi seçebileceği düzeye gelene kadar, kürt vatandaşının kürtlüğünü her yerde görmeyi, görülmesini sağlamayı seçmesi demektir. bunun için geç kalınmış olabilir mi, olabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

adınızın görünmesini istiyorsanız ama google hesabınız yoksa lütfen yorumunuzun sonuna adınızı ekleyin.