22.2.14
herkes ölmeyi sürdürüyor sonra
köy büyük bir vadideydi genişti vadi uzundu içinden bir nehir akıyordu köylüler nesiller boyu vadiden çıkmamıştı her şey vardı vadide ne diye çıksınlar gerekli olan yaşamın sürmesiydi sürdüğüne göre daha ne isteyebilirlerdi hayvanlar ekinler güneş daha kendisinden sakınılması gereken bir katile dönüşmemişti buna çok da kalmamıştı gerçi çevreleyen dağlar yüksekti yüksek olmasına yine de aşılmaz değillerdi sanki doğal seçilim meraksızlığı savunmuş ile kayırmışçasına azınlıktaydı kedigiller yani mrtyr gen bozuğu bir beyin sakatı gibiydi o yüzden aralarında nitekim batıdaki dağa çıkmayı akıl edebilen yalnız o oldu bir sabah erkenden kimseye haber vermedi
dağın öbür yanına yol veren bir geçit bulması üç gününü aldı mrtyr’in gözlerindeki teri siler silmez karşılaştığı şey oracığa çökmesine neden oldu bu ne olamaz anlamadı indi yakından bakmak için hayır doğru görmüşüm neden bu korkunç titredi uzun kalın metalden kazıklar sık dizili aralarından geçilmiyor dokundu itti güç verip yüklendi kazık kımıldamadı ağla sevgili oğlum uzayıp gidiyordu kazıklar göz alabildiğine her iki yönde sabahı beklemeden geri dönüş felaket duygusu
hasat zamanıydı köy sessiz yorgun kim bu deli bağırıp duruyor dışarıda diyorum ki kazıkları gördüm dağın öbür yanında hiç bitmiyor bizi buraya hapsetmişler kalksanıza
bu hızla iki haftada kaldırırız ekini
kısıldık diyorum
gir içeri yat artık dedi karısı tarlan ne olacak günlerdir yoksun zaman geçiyor
zaman geçmiyor zaman burada biz buradayız kazıkların arasından kimse geçemez o bile
diyorsun
daha ekmek yapmadım
yağmur yağmasa bari
ver öyleyse maskemi gitmem gerek kazıkların bittiği yere
kötü bir şey sürünür karısının tüylerine gitme diyorum sana geçen sene köyü sel basıp komşunun çocukları boğulduğunda yedi gün önceden söylememiş miydim böyle olacağını üç yıl önce sonra depremde bütün evlerimiz yıkıldığında haber vermemiş miydim gitme o çit o kazıklar tehlikeli
söylemiştin mrtyr başını kaldırdı yine nefes aldı hep alırdı onun için gitmem gerek
delirdin mi sen
sen depremi haber verdiğinde ne yaptık hiç sel olacak dediğinde kimse ağaçlara aldırmadı bekleştik öylece yine beklersek bu çit bizim için daha tehlikeli olacak ben gidiyorum
gitti tek başına gitti çite vardıktan sonra yanından çok uzun yürüdü takvimsiz yürüyüş bitmek kazıklar için değildi sanki güneye doğru ilerledi sağındaydı çit çevre boş yaşamsız neredeyse otlar ile ağaçlar olmasa olmasa uzaktan geliyormuş gibi yapan bir su sesi bir gün çitin öbür yanından bir kadının yaklaştığını gördü yaklaştığını gördü inanmadı ama bekledi evet kazıkların öbür yanına kıstırılmış bir insandı bu göz göze
ben dynn dedi kadın kazıkların ucunda duran güneşe bakarak çıkalım buradan
kazıkların iki yanında ilerlemeyi sürdürdüler nerede biteceği içlerini kasan bir merak çünkü bitmeyebileceği bir kramp sarsıcı nefes veriş almadan durmadan veriş büzüşen ciğerler ölümüne yürüdüler zorundaydılar öteki tarafa geçemiyordu mrtyr hiç değilse dynn’le yan yana yürüyemiyordu aralarında hep kazıklar ile yiyecek bir şey bulamaz oldular su yoktu güçleri damla damla bir iz bırakıp arkalarında buharlaşıyor çit uzayıp gidiyor çıt çıkmıyor hiçbir şeyden sessizliğin çimeni ileride bir gün kazıkların üstünde karaltılar gördüler sanki insanlar son bir çabayla hızlanıp oraya gittiler evet insanlar kazıklara saplanmış ölüler bir sürü ölü kan deri ama koku yok hiç koku yok dedi dynn ile kendi kokularının yavaş yavaş yok olduğunu fark ettiler
kahretsin dedi mrtyr ilerlediler ölülerin bittiği yere yerde bir merdiven ile onların gölgesine dokunarak ürkütmeden yığıldı dynn artık hiç kokmuyordu neredeyse mrtyr dayan geliyorum dedi kazıkların sonunu bulamadan dynn’in öleceğini anlamıştı ne pahasına olursa olsun aynı tarafta ölmek istiyordu merdiveni dayadı tırmandı ileri baktı yana kazıklar hep oradaydı dynn’in yanına atlamak istedi tam merdivenden sıçrarken kazığa takılıyor karnını deşiyor kokusuz sıcaksız bir kan dökülüyor katı halde kurtarmaya çalışıyor kendini iyice saplanıyor dynn sonda
mrtyr aşağı atıyor kendisini boydan boya yarılan karnıyla dynn’in yanına sürünüyor biraz daha sürünüyor dynn’in yüzünü avuçlarına alıyor karnına bastırıyor kanına son bir kez kan kokusu duyuluyor çitin burasında herkes ölmeyi sürdürüyor sonra
(7, 1992)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
adınızın görünmesini istiyorsanız ama google hesabınız yoksa lütfen yorumunuzun sonuna adınızı ekleyin.