itiraf edeyim, daha önce -iki hafta öncesine kadar yani- murakami'nin hiçbir şeyini okumamıştım. nedense okuduğumu sanıyordum, hatta kafka sahilde'nin filmini izlediğimi iddia edecek kadar ileri götürmüştüm işi, kitabı yeni okuyan esra, böyle bir film olmadığını bana google desteğiyle kanıtlayana dek.
murakami'nin son romanı 1q84 ingilizce olarak yayımlanacağı zaman büyük bir gürültü koptu, amazon'dan yüzbinlerce ön sipariş verildi, kitabın piyasaya çıkacağı gün de ingiltere'de kitapçılar gece yarısına kadar açık olacakları sözünü verdiler endişeli ve sabırsız okuyucuları sakinleştirmek için. ben de dedim ki hazır gürültü kopuyorken şu murakami'yi okuyayım, hem de nook'umu (barnes & noble'ın e-kitap okuyucusu; artık bir de e-yayıncı olduk ya) kullanmış olurum.
kitap hakkında uzun uzadıya konuşacak değilim, çünkü yaklaşık bin sayfalık kitabın yarısına geldim ama devamını "olay rusya'da geçiyor" vitesinde okuyacağım. şu kadarını söylemeye hak kazandığımı düşünüyorum yine de: murakami dil olarak da, yaratıcılık olarak da, derinlik olarak da vasat bir yazar çıktı ne yazık ki (esra'yla notlarımızı karşılaştırdık, kafka sahilde de farklı değilmiş); kurgu anlamında da iki paralel hikayeyi birbirine bağlamak gibi standart bir numarası olduğu ve bunu sık sık kullandığı anlaşılıyor. sıkıcı diyaloglar, sırıtan ahkam kesmeler, lafı gereksiz uzatmalar, bayat fantastik unsurlarla tatlandırılmış gayet basit bir olay örgüsü... tek avantajı, çok hızlı okunması; "ben ayda iki bin sayfa kitap okurum" diye böbürlenecek tıynette biriyseniz, "murakami - bırakami".
varacağım nokta şu: orhan pamuk büyük yazarmış. alem buysa kral orhan'mış. hakikaten, içtenlikle söylüyorum bunu. doğruya doğru, bugüne kadar pamuk'un kitaplarını pek beğenmezdim (kara kitap dışında), ama bu tamamen benim hatamdan, orhan pamuk'u doğru bağlam içinde değerlendirmemekten kaynaklanıyorumuş. kendisinden, okurlarından ve varsa yanılttığım kişilerden özür dilerim.
gül gül öldüm.
YanıtlaSil