Soğuk bir kış gecesi Sam, New York’ta, Washington Square Park’ın yakınlarındaki Nelly’s Pub’a girdi. Hafta içi olmasına rağmen içerisi oldukça kalabalık ve gürültülüydü. Pub’ın büyük masasında neşeli bir grup vardı – Sam elinde olmadan onlara doğru çekildiğini hissetti.
Gruptakilerin İtalyan mutfağıyla Türk mutfağını karşılaştırmakta olduğunu fark ettiğinde oldukça şaşırdı Sam: o da daha geçen akşam, şehir dışından kendisini ziyarete gelen anne ve babasını Madison Avenue’da bir Türk lokantasına götürmüş, masada aynı tartışmayı onlar da yapmıştı. Grubun merkezinde uzun boylu, sarışın, tuhaf bir aksanla konuşan, kırklı yaşlarında bir kadın vardı – güzel denemezdi belki, ama çok hoş görünüyordu. Sam kendine bir Scotch söyledi ve lafa karıştı.
“Herhalde pizzanın yanında lahmacunun lafı olmayacağını kabul ediyorsunuzdur?”
Tuhaf aksanlı kadın Sam’e değil, yanındaki gözlüklü adama bakarak konuştu: “Türkiye’ye gidip Karadeniz pidesi yerine lahmacun yemiş Amerikalılar ne kadar da zavallı, değil mi?”
Sam kadının kulağına eğildi, “Bu konuyu bilahare ayrıntılı ve karşılaştırmalı olarak incelememiz gerektiğini düşünüyorum,” dedi.
Kadın Sam’e gülümsedi, “kültürel araştırmalar yapmayı seviyorsunuz galiba,” dedi.
“Benden duymuş olmayın ama üstelik mimarım,” dedi Sam.
“Vay canına!” dedi kadın, etkilenmiş hevesli kız taklidi yapıp gülerek. “Betina. Buradakilerin hepsi fizikçi,” dedi grubu göstererek, “kongreye geldik.”
“Sam. İnanılmaz,” dedi Sam, “benim de acil çözülmesi gereken bir fizik problemim var.”
“Yardımcı olmaya çalışalım?”
“Angry Birds’de daha fazla domuz vurmakla ilgili,” dedi Sam ve Betina’nın şaşkın bakışları altında telefonunu çıkarıp oyunu açtı.
Betina gerçek bir Angry Birds ustası çıkınca şaşırma sırası Sam’e geldi; kadın kendi telefonunu çıkarıp Sam’e, onda olmayan bir versiyonu gösterdi, hatta oynamasına bile izin verdi. Sonra yine Sam’in telefonuna döndüler; Sam’in gözü, Betina’nın telefonunda beliren erkek çocuk fotoğrafına takıldı.
“Oğlun mu?”
Betina Sam’in gösterdiği yere baktı, gülümseyerek başını salladı, “Mark,” dedi, “senin çocuğun var mı?” diye sordu sonra.
“Hayır,” dedi Sam, “bu gidişle olacağını da sanmam.” Bunu öyle bir söylemişti ki, Betina’nın yüreği ağzına geldi bir anda – galiba hayatının geri kalan kısmını bu adamla paylaşacaktı.
SON
başa dön
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
adınızın görünmesini istiyorsanız ama google hesabınız yoksa lütfen yorumunuzun sonuna adınızı ekleyin.