Soğuk Bir Kış Gecesi Sam 26

Soğuk bir kış gecesi Sam, New York’ta, Washington Square Park’ın yakınlarındaki Nelly’s Pub’a girdi. Hafta içi olmasına rağmen içerisi oldukça kalabalık ve gürültülüydü. Pub’ın büyük masasında neşeli bir grup vardı – Sam elinde olmadan onlara doğru çekildiğini hissetti.

Gruptakilerin İtalyan mutfağıyla Türk mutfağını karşılaştırmakta olduğunu fark ettiğinde oldukça şaşırdı Sam: o da daha geçen akşam, şehir dışından kendisini ziyarete gelen anne ve babasını Madison Avenue’da bir Türk lokantasına götürmüş, masada aynı tartışmayı onlar da yapmıştı. Grubun merkezinde uzun boylu, sarışın, tuhaf bir aksanla konuşan, kırklı yaşlarında bir kadın vardı – güzel denemezdi belki, ama çok hoş görünüyordu. Sam kendine bir Scotch söyledi ve lafa karıştı.

“Sizi bilmem, ama ben mantıyı etli ravioliye değişmem. Bence sarımsağın mucidi bir Türktü.”

Tuhaf aksanlı kadın Sam’e bakmadan, ortaya konuşarak yanıt verdi Sam’in bu iddiasına: “Uygarlık bütün insanlığındır, kaynağı sorulmaz.”

Sam kadehini kaldırdı: “Bu lafa içerim işte. Demek ki sizin de nereli olduğunuzu sormayacağım.” Ve kadının kulağına eğilerek ekledi: “Uygarlık olduğunuzdan şüphem yok, ama bütün insanlığa ait olup olmadığınızı, sınamadan söyleyemeyeceğim.”

Kadın, “Bu ne cesaret!” dedi gülümseyerek, ardından da kadehini uzattı Sam’e: “Galiba fazla sarımsak size yaramıyor.”

Sam de gülümsedi. “Hangi rüzgar attı sizi buraya?”

“Fizik kongresi.”

“Ciddi mi? Fizikçi misiniz yani?” dedi Sam, “Pardon. Çok mu şaşırdım?” diye de ekledi.

“Sanki. Neden?” diye sordu kadın.

“Ben de hep uzay fizikçisi olmak isterdim çocukken,” diye yanıtladı Sam, “ama sonra uzaya gidemeyeceğimi öğrenince vazgeçtim. Siz hiç gittiniz mi?”

“Uzaya mı?” dedi kadın, “Henüz değil.”

“Hesaplı turlar var aslında,” dedi Sam, “bir parça kaliteli ota bakar.”

“Bu bir davet mi?” diye sordu Betina, cevabını bildiği halde.

Geceyi Sam’in evinde, ot çekerek, tekila içerek, duvarlara çarpa çarpa sevişerek geçirdiler. Ertesi sabah zor kalktılar; Sam’in ofise gitmesi gerekiyordu, Betina’yı da beraberinde götürdü.

“Kızını da işe getir gününü yanlış anladın yine Sam!” diye takıldı ofis arkadaşlarından biri. Sam’in başı o kadar dönüyordu ki, “siktir!” bile diyemedi. Yemek saatine kadar dayandı, ama daha fazla duramayacağını anlayınca tekrar eve dönüp yattılar. Gece yarısına doğru kalkıp, açık bir lokanta bulmak için dışarı çıktılar, ama soğuk sandviçe razı olmak zorunda kaldılar. Betina’nın yediği tavuklu sandviç bozuk çıktı, New York’ta kalan günlerini tuvalette geçirdi. Ayrılırken birbirlerini yeniden görmeyi ikisi de istiyordu, ama bir türlü olmadı.

SON

başa dön

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

adınızın görünmesini istiyorsanız ama google hesabınız yoksa lütfen yorumunuzun sonuna adınızı ekleyin.