3.8.14

israil-filistin devleti



dünyadaki en karmaşık siyasal-toplumsal-tarihsel sorunlardan birine gordion kılıcıyla girerek hem israilli, hem de filistinli dostlarımın tepkisini çekeceğim muhtemelen.

önce sorunun kaynağını teslim ederek tepki çekeyim diyorum: dünyanın dört bir yanına dağılmış yahudilerin, "kutsal topraklar"da vatan sahibi olma "hakkı"nın öncelikle ingiltere tarafından (belki de kendi yahudilerinden kurtulmak için) savunulmuş ve ardından uluslararası toplumun açık ya da zımni onayını almış olmasından, ardından da yahudilerin, arapların ortasına yerleştirilmesinden doğdu herşey. birinci dünya savaşı sonrasında türkler bağımsız bir türkiye kurmayı beceremeseydi ve orta asya'ya, ata diyarına dönmek isteselerdi, çin'den toprak talebinde bulunsalardı gibi birşey bu aslında. tarihte "geçmiş olsun" diye bir kurum vardır halbuki.

bir mühendislik harikası olduğu söylenemeyecek israil devleti, 1940'ların sonunda ortadoğu'nun ortasında bir kez kurulduktan sonra elbette kendi varlığını ve geleceğini bütün imkanlarıyla savunmaya girişti, çünkü arap dünyası bu aşının tutmaması için elinden geleni yapmaya başladı. israil kısa bir süre içinde savunmadan saldırıya geçmek zorunda olduğunu anladı, daha güçlü olduğu için de bu saldırılarında hemen hep başarılı oldu. hikayenin gerisi tarih.

bu noktada artık "kim neyi başlattı"nın hiçbir önemi yok: israil sınıfa sonradan katılmış bir "bully" olarak herkese dediğini yaptırma peşinde, okul müdürü de amcası. sınıfta hiç de "nazik" olmayan ve punduna getirdiğinde ona tekme filan atan çocuklar da var tabii. ama bu durum sürdürülebilir bir düzen olmaktan çoktan çıkmış durumda - ya israil'in bütün koşulları yerine getirilecek ve bir zamanlar filistin olan topraklar tamamen israil olacak, filistinlilerin büyük kısmı öldürülecek, göç ettirilecek, kalanlar da batı şeria'da toplama kampı hayatı yaşamayı sürdürecek, ya da bu aşamaya ulaşana kadar katliam düzeni devam edecek.

bunun bence tek alternatifi, tek bir israil-filistin devleti çatısı altında, ama "radikal demokrasi" dediğimiz türden yerel yönetimlerin güçlü olduğu bir yapıya yönelmek; çatı devletin yönetiminde filistinliilerin ve israillilerin üstleneceği pozisyonları belirlemek ve bunlara sadık kalınmasını sağlamak.

buraya bugünden yarına gelmek mümkün değil tabii, ama olmayacak şey de değil - kendi "kürt sorunumuz"un geçirdiği aşamalara bakmak yeter. kendi halkını bombalayan bir devletten ve "bebek katili"nden geldik bugüne. çok matah bir yere geldiğimizi söylemiyorum, ama bir yol alındığı da ortada. bunu sağlayan iki temel şey var bence: iyi kötü bir vizyon ve uzun süreli karşılıklı ateşkes. bu konuda türkiye'nin söyleyeceği şeyler olacak bir gün, bunları belki demirtaş söyleyecek.

uluslararası toplumda bugün israil'i "bully" olmaktan çıkarmaya ve paylaşıma ikna etmeye yetecek bir irade yok; israil'in bunu kendiliğinden yapacağı da yok. ama taraflardan birinin tamamen ölmesini beklemektense böyle bir yapı için çalışmak daha doğru olabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

adınızın görünmesini istiyorsanız ama google hesabınız yoksa lütfen yorumunuzun sonuna adınızı ekleyin.