11.11.17

Varlık Vergisi: Bir Kupür, Bir Rapor, Bir Mektup




II. Dünya Savaşı yıllarında Başbakan Şükrü Saraçoğlu’nun koyduğu Varlık Vergisi, ağırlıklı olarak Türk vatandaşı gayrımüslimlerin mal ve birikimlerine el koymayı hedefliyordu, ancak yabancı okulların da özellikle gelir getiren taşınmazları nedeniyle bu vergiye tabi olacağı anlaşılmıştı. RC Başkanı Walter L. Wright, Jr., 3 Şubat 1943’te Mütevelli Heyeti'ne yazdığı raporda konuyu ve okulun durumunu ayrıntılarıyla anlatıyordu:

"Ben de dahil olmak üzere pek çok gözlemci, bu verginin gayrımüslimleri iflas ettirmek ve ülkenin ticari hayatındaki azınlık kontrolü meselesini nihai bir biçimde "çözmek" olduğu sonucuna vardık. Yabancılara ait şirket ve kurumlar da neredeyse aynı ölçüde ayrımcılığa tabi tutulmuştu. Yunanlıların, Yugoslavların ve İtalyanların sahibi olduğu kurumlar Türkiye vatandaşı azınlıklarla aşağı yukarı aynı oranda vergilendirilirken, Fransız, Alman ve Bulgarlara ait olanlar daha az vergilendirilmişti. Amerikalılarla İngilizlerin vergi yüküyse oldukça hafifti. Örneğin şehirde kendi türünün en yeni ve en iyi donatılmış binasında bulunan Amerikan Hastanesi’ne 2500 lira vergi kesilirken, sefil durumdaki Ermeni Hastanesi’nin vergisi 39.000 lira olarak belirlenmişti… Kolejin vergi değerlendirmesinin de cüzi olduğundan kuşkulanmayı gerektirecek hiçbir neden yok, çünkü mülklerimiz diğer özel okullarınkinden çok daha değerli ve operasyonlarımızın çapı da daha büyük. Büyükelçiliğin de görüşünü sorup vergiye ancak haksız ayrımcılık yüzünden itiraz edebileceğimizi ve böyle bir durumun da olmadığını öğrendikten sonra, işletmemize konan 2500 liralık verginin tamamını ödedik, ama Robert Kolej öğretmenlerinin lojmanları için konan verginin yalnızca 2000 lirasını, yani %20’sini verdik. Diğer Amerikan kurumları da benzer bir yol izledi… Maaşlı çalışan kişilerin listeleri de açıklandığında bunları inceledik ve istisnasız olarak Türkiye vatandaşı gayrımüslim çalışanlarımızın, ayrıca Yugoslav ve Yunanlıların vergilendirildiğini gördük… Herbiri 500 lira vergilendirilenlerin hemen hepsi, aylık maaşı 30 ila 50 lira arasında olan Hıristiyan hizmetlilerimiz ve işçilerimiz, yani kıt kanaat geçinen insanlar ve pek azının birikmiş parası ya da malı mülkü var… Kurumlarımıza karşı bir ayrımcılık yok, ama gayrımüslim çalışanlarımıza ve genelde Hıristiyan ve Yahudi azınlığa karşı apaçık bir ayrımcılık var.

…Bir ay içinde verginin tamamını ödemeyenlerin cezası, Doğu Anadolu’da çalışma kamplarına gönderilmekti. Bu da hükümetin, verginin tamamını ödeyemeyen ya da ödemeyen herkesi sürmeye niyetli olduğunu gösteriyor gibiydi, çünkü gayrımüslimlere getirilen vergiler genelde o kadar yüksekti ki bir aylık zaman zarfında ödenmesi imkansızdı. Dahası ödemelerin nakit yapılması gerekiyordu ve sırf İstanbul ilinde getirilen vergi miktarı 344 milyon liraydı, yani tedavüldeki toplam para miktarının neredeyse %50’si… Mütevelli Heyeti'ne gönderdiğim telgrafa aldığım yanıt uyarınca, çalışanlarımıza ufak avanslar ödedim, böylece en azından küçük de olsa bir ödeme yapabilmelerini sağladım…"

(belge: Washington Büyükelçisi'nin Dışişleri Bakanı'na gönderdiği bilgide, Robert College'e vergi konusunda kolaylık yapılmasının Türk-Amerikan ilişkileri açısından önemi vurgulanıyordu.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

adınızın görünmesini istiyorsanız ama google hesabınız yoksa lütfen yorumunuzun sonuna adınızı ekleyin.