10.10.13



ergenekon'la birlikte, türkiye'nin son döneminin en çok tartışılacak ve üzerinde çalışmalar yapılacak davası olan "balyoz", yargıtay aşamasından geçti, neredeyse sonuçlandı. en az ergenekon kadar sorunlu bir dava oldu "balyoz" - delillerin ve tanıklıkların şüpheli yapısı, adil muhakeme koşullarının sağlanmadığına dair göstergeler, bu davaya ciddi gölgeler düşürdü, hatta inanılırlığını sıfırladı. bunları şöyle özetlemek mümkün:

 http://forum.fok.nl/topic/1654038/1/50

(çetin doğan'ın kızı pınar doğan ve damadı dani rodrik tarafından hazırlanmış)

öte yandan, "balyoz"un temelini oluşturan bir mart 2003 tarihli, 1. ordu plan semineri var, bunun tüm kayıtları da ses ve transkripsiyon olarak mevcut. burada "olasılığı en yüksek tehlikeli senaryo" tartışılıyor; iç ve dış tehditler var, iç tehdit ise kürt ayaklanması ve öellikle de irtica. bu, çetin doğan'ın da ifade ettiği gibi sıradan bir "savaş oyunu" değil, dış tehdit olarak gösterilen yunanistan çatışması vs de aslında "tali bir mesele" - asıl mesele "belli bir partinin militan kadrosu[nun] adım adım irticai örgütlenmeyi bütün yurt sathında yaymak için" çalışıyor olması. konuşmasının o bölümü ekte. burada da açıkça, meşru bir hükümetin, kendi silahlı kuvvetleri tarafından nasıl hedef alındığını görmek mümkün.

seminerin sunumlarına ve ses kayıt transkripsiyonlarına şuradan ulaşabilirsiniz:

http://cdogangercekler.files.wordpress.com/2011/04/oyts.pdf

http://cdogangercekler.files.wordpress.com/2010/07/1inci-or-plan-semineri-2003-ile-ilgili-yayimlanan-emir-ve.pdf 

http://balyozdavasivegercekler.com/2011/04/08/5-7-mart-2003-1nci-ordu-plan-semineri-ses-kaydi/

(çetin doğan'ın kızı pınar doğan ve damadı dani rodrik tarafından hazırlanmış)

gerçekten de asıl mesele bu - ordu, "irtica"yı ve "iç tehdit"i tanımlama, buradan görev çıkarma ve gereğini yapma hakkına sahip midir, değil midir? son on yıl içinde "irtica" sözcüğünün "sekülaristler" tarafından kullanım sıklığındaki bariz düşüş, bu konuda bir ipucu sağlayabilir.

sonuçta türkiye bir kez daha, haklı bir soruyu haksız yollardan sorma ve yanıtlama ikilemiyle karşı karşıya kaldı. türkiye de, türk hukuku da bundan daha iyisini hak ediyor; daha iyisini yapabilmeli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

adınızın görünmesini istiyorsanız ama google hesabınız yoksa lütfen yorumunuzun sonuna adınızı ekleyin.