14.3.16

Korku İmparatorluğu’nun İki Açmazı



Buraya bir günde gelmedik; bir günde çıkmamız da zor. Sabır ve soğukkanlılık isteyen bir çıkış yolu var gibi geliyor bana (ama bugün, infialin orta yerindeyken, Türkiye’de “sabır” ve “soğukkanlılık” istemek, kendi bacağına kurşun sıkmaktan ne kadar farklı, onu da bilemiyorum).

CHP’nin her zamanki çapsızlığı ve HDP’nin taca çıkmış olması nedeniyle, ülkeyi (iç/dış) savaştan kurtarabilecek tek bir aktör grubu kaldı: AKP seçmeni. Aslında CHP çapsız olmasaydı ve HDP taca çıkmamış olsaydı bile, bir ülkenin yarısı barış istemezse o ülkeye barış gelemeyeceğine göre, AKP seçmeni yine kritik öneme sahip olacaktı.

AKP seçmeninin açmazı şu: Elbette insanların ölmesini istemiyorlar, ama partileri iktidardan giderse başlarına büyük felaketler geleceğine, partinin iktidarda kalmasını sağlayabilecek tek gücün de Erdoğan olduğuna inanıyorlar. Dolayısıyla Erdoğan, AKP seçmeni için bir varoluş meselesi. Diğer her şeyi, kendi varoluşlarını devam ettirecek ya da sona erdirecek unsurlar olarak değerlendiriyorlar. Savaşın kendisi, üzücü olmakla birlikte, varoluşun sona erme ihtimalinden daha kötü değil. Aynı şekilde hukuksuzluk, yolsuzluk, ekonomik ve toplumsal göstergelerin alarm vermesi vs. de endişe verici olmakla birlikte, AKP burjuvazisinin doğuş/konsolidasyon sürecinin karşısında ağır basamıyor. Erdoğan’ın AKP seçmenine kurduğu korku imparatorluğu bu; yıkılması gerek.

AKP burjuvazisinin bu talebini haksız bulmak bence sosyolojik ve tarihsel olarak imkansız. Bunu kabul ettiğimizde, bu bataklık döngüsünden kurtuluşu nerede aramak gerekeceği de biraz daha netleşiyor: AKP seçmeninin iktidarını koruyacak (ve zaman içinde, iktidarda olmasa bile varlığını salimen sürdürebileceğine dair özgüveni sağlayacak), ama bunu Erdoğan’la göbek bağı olmadan yapabilecek bir AKP.

Böyle bir şeyin gerçekleşmesine hep “olasılıksız” muamelesi yapıldı, ama ben çok emin değilim. AKP seçmeni, Erdoğan’sız da “var”lığını ve “varlık”ını sürdürebileceğine ikna olmadıkça, Türkiye’nin ilerlemesi zor.

Bu da bizi AKP’li olmayan seçmenin açmazına getiriyor: siyasal bir kadronun yozlaşmasından ve gözü kara çıkarcılığından kurtulabilmek için; “Cumhuriyet ideolojisi”ne sığınarak bugüne kadar “ülkenin sahipliği”ni paylaşmaya yanaşmadığı dev kitleyi, eşiti olarak kabul etmek ve var olma hakkını tanımak, bunun gereklerini yerine getirmek zorunda. Cumhuriyet’in, AKP’li olmayanlar için kurduğu ve Erdoğan’ın fütursuzca payanda sağladığı bu korku imparatorluğunun da yıkılması gerek.

Bu temelde algısal bir açmaz; aşılması mümkün. Bu aşıldığında, ilk açmazı aşmak da kolaylaşacak. Ama dediğim gibi, ülkenin her tarafında sürekli kan dökülürken, iki korku imparatorluğu iç içe geçmişken ve Erdoğan ikisinden de beslenmenin yolunu bulmuşken, bu sabır ve soğukkanlılık hakkında konuşmak bile zor.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

adınızın görünmesini istiyorsanız ama google hesabınız yoksa lütfen yorumunuzun sonuna adınızı ekleyin.