16.9.13

bir sergiden tablolar



yeri ya da zamanı değil, o yüzden yazayım: müzesiziz. hala. sanat tarihinin en iyi sanat yapıtlarından bazılarını barındıran, dünya klasmanında gerçek bir sanat müzemiz hala yok. olmadığı için de, memleketin halinden, kendi yaşamımızdan, sıkışmışlığımızdan bunaldığımızda bize derinliğiyle nefes aldıracak, aklımızı ve duygularımızı bambaşka şeylere çekecek ve bize herşeye rağmen insanlığımızı hatırlatacak yapıtların önünde durma, durup kalma, bakakalma şansımız yok.

siyaset diline çevirerek söyleyecek olursak: istanbul'un satın alacağı her bir "baba" rembrandt, picasso, o'keeffe, hokusai vs, yılda 40 bin yeni yabancı turist demektir. haydarpaşa'yı müze yapın, kadıköy-haydarpaşa arasını da "sanat koyu" olarak yeniden düzenleyin. dediğim çıkmazsa ben buradayım.

8.9.13

organik olimpiyat oyunları




2020 olimpiyat oyunlarını istanbul düzenlemeyecek. bu fırsatı değerlendirerek, "organik olimpiyat" önerimi sahaya sürmek istiyorum. 

kısaca ifade etmem gerekirse, 20. yüzyılın modernizm ve faşizm geçmişi nedeniyle hızlı ve sürekli el büyüten bir biçimde "mega-endüstriyel"leşen olimpiyat konseptine artık bir alternatif sunmanın zamanı geldi; bunu da en iyi yapabilecek olan yerlerden biri türkiye bence. bu alternatif konsepti "organik olimpiyat" olarak ifade etmek mümkün. devasa stadyumların yerini küçük, kalıcı, yerel ve güzel ("small is beautiful") spor tesislerinin alacağı, organik tarım için aranan hava-su-toprak-trafik-beslenme vs gibi koşulların bu tesisler, yarışlar, gösteriler (ve sporcular?) için aranacağı, olimpiyat köylerinin gerçekten köy olacağı ve şehirden uzakta yer alacağı bir olimpiyat. bunun çalışmalarına da hemen, 2024'ü alacakmışız gibi başlamalı ve konseptin tanıtımıyla birlikte çalışmaların gelişimi de duyurulmalı.