Halı Nerde, Dedi

Herşey tamam mı, dedi Sinan.
Mürtefiye’nin meydanı bu gece yükünü almıştı.
Tamamdır abi, dedi Sabri. Sırıttı.
Al anahtarı, dedi Sinan. Araba sizin evin önünde.
Sen burda mısın abi, diye sordu Sabri.
Nerde olacağım ulan, diye terslendi Sinan. Kardeşinin sünnetine gelmedik mi.
Eyvallah, dedi Sabri. Bagaja mı koyayım, diye sordu.
Sığmaz, dedi Sinan. Arka koltuğa koy. Görünmesin ama. Önce birşeye sar.
Emrin olur abi, dedi Sabri. Gitti.
Sinan Hayriye’yi gördü.
Nasılsın oğlum, dedi Hayriye. Sinan’ın kolunu tuttu.
İyiyim teyzecim, dedi Sinan. Dergiyi gösterdi. Mürtefiye dosyası çok güzel oldu, dedi. Dergiyi Sinan çıkarıyordu.
Hayriye, mahallesinin fotoğraflarına baktı. İyi mi yaptık, dedi.
Mürtefiye, İstanbul’un polis girmeyen mahallelerinden biriydi. Derginin dosyası olay olmuştu.
İyi yaptınız teyzecim, dedi Sinan. Herkes halıyı soruyor.
Yedi yüz yıllıktı halı. Mürtefiyelilerin halısıydı. Nereye göç etseler götürürlerdi. Halı Hayriye’nin evinde duruyordu.
Ömer nasıl, diye sordu Sinan. Kestiler mi?
Yok, dedi Hayriye. Şarkı söyleyeceğim diye tutturdu. İçmiş biraz.
Koca adam, dedi Sinan. Kaç oldu?
On altı, dedi Hayriye.
Koca adam valla, dedi Sinan. Daha beklemezmiş.
Beklemezmiş ya, diye yankıladı Hayriye. Anca gücümüz yetti oğlum, ne yapalım.
Bir kadın Hayriye’ye seslendi. Kusura bakma oğlum, dedi Hayriye. Düğün sahibi olunca.
Ben buralı sayılırım artık, dedi Sinan.

* * *

Oğuz, Sinanlara kahvaltıya gitti. Eda da vardı. Balkonda oturdular. Deniz görüyordu balkon.
Sinan kahve koymaya gitti. Eda Oğuz’un kucağına oturdu. Boynundan öptü.
Yapma, dedi Oğuz.
Sevmiyor musun, dedi Eda. Yalandan somurttu.
Gelir şimdi, dedi Oğuz.
Gelsin, ne var, dedi Eda.
Hadi kalk, dedi Oğuz.
Var mı bir hareket, dedi Sinan. Yerine oturdu.
Ne manada, diye sordu Oğuz.
İş güç be oğlum, dedi Sinan. Piyasa ağlıyormuş.
Haa, dedi Oğuz. Bir bok yok, dedi. Ama sıkı bir dolap peşindeyiz Necdet Abi’yle.
Necdet kim, diye sordu Sinan.
Bir abimiz, dedi Oğuz.
Dolap ne, dedi Sinan.
Mevlanakapı’ya antika bir halı düşmüş, dedi Oğuz. Birlikte alıyoruz. Necdet Abi Almanya’ya çıkarıyor halıyı. Ben müşteri buluyorum.
Sinan işkillendi. Ne halısıymış bu, dedi.
Mürtefiye dediler, dedi Oğuz.
Bulaşma, dedi Sinan.
Niye be, dedi Oğuz. Temiz iş.
Mürtefiye’den temiz iş çıkmaz oğlum, dedi Sinan. Yumurtasını yarım bıraktı.
Niye çıkmaz, diye sordu Eda.
Yavrum, dedi Sinan. Sen karışma iki dakika.
Oğuz kafasını salladı, belki der gibi.

* * *

Oğuz o gün Mevlanakapı’ya gitti. Bedri Bey tok satıcıydı. Halıyı ona satmak istemedi. Sonra sattı.
Halıyı Oğuz’un evine Bedri Bey’in oğlu götürdü. Yanındaki Sabri’ydi.
Kanepenin arkasına, şöyle duvara asacaksın abi bu halıyı, dedi Sabri.
Bakacağız, dedi Oğuz. Tanımadığı insanların lafını dinlemediği belliydi.
Duvarda şahane durur abi, dedi Sabri. Manitalar bayılır.
Bakalım, dedi Oğuz.

* * *

Oğuz evinin kapısını açtı. Eda’ya yol verdi.
Antrede öpüştüler.
Eda salon pencerelerini açtı. İçeriye biraz Cihangir havası girdi.
Yatak odasına gitti Eda. Pornoyu koydu. Soyunup yatağa girdi.
Oğuz tekila getirdi mutfaktan. O da soyundu. Filmi başlattılar.
Sinan seni nerde biliyor, dedi Oğuz.
Aslı’da, dedi Eda. Oğuz’in şeyini tuttu.
Bitti mi tekilan, dedi Oğuz.
Bitti, dedi Eda. Koysana.
Olur, dedi Oğuz. Güldü.

* * *

Halı nerde, dedi Sabri.
Ne arıyorsun ulan sen burda, dedi Oğuz. Eda’nın üstünü örttü.
Halı nerde, dedi Sabri. Tabancasını gösterdi. Kafası iyi gibiydi.
Hangi halı, dedi Oğuz.
Ebeni sikerim senin lavuk, dedi Sabri. Eda’nın üstünü açtı.
Eda Oğuz’a sarıldı.
Karıda sağlam göt varmış, dedi Sabri. Sırıttı.
Eda pikeyi çekiştirdi. Siktir git manyak, dedi.
Oğuz Eda’ya baktı. Tabancaya baktı. Yatağın altında, dedi.
Sabri Oğuz’a baktı.
Gel lan Ömer, diye bağırdı.
Ömer geldi. Bacaklarını aça aça geldi.
Şu yatağın altına bak, dedi Sabri.
Ömer eğildi. Kimse konuşmadı. Takırtılar oldu. Ömer halıyı çıkarıp ayağa kalktı.
Polisi arayın istiyorsanız, dedi Sabri.
Kendinize iyi bakın, dedi Ömer.
Sabri balkondan atladı. Ömer halıyı sarkıttı. Ömer de atladı, ama sakınarak.

* * *

Kapı çaldı.
Polistir, dedi Oğuz.
Eda tuvalete gitti. Oğuz kapıyı açtı.
Aradım kaç kere bugün, dedi Sinan. Açmadın. Ne haltlar karıştırıyorsun, dedi.
Oğlum hırsız girdi eve, dedi Oğuz.
Hassiktir, dedi Sinan. Çok götürmüşler mi, diye sordu. Antreye girdi.
Mürtefiye halısını, dedi Oğuz. Dün aldık daha Sinan, dedi. Sinan’ı yüksek sesle söyledi.
İyi bok yediniz, dedi Sinan.
Eda tuvaletten çıktı. Sinan Eda’yı gördü. Eda Sinan’ı gördü. İkisi de şaşırdı.
Sen ne yapıyorsun burada, dedi Sinan.
DVD almak için uğradım, dedi Eda. Aslı’yla seyrederiz dedik.
Bu saatte mi, dedi Sinan.
Ben de öyle dedim, dedi Oğuz. Bu saatte ne filmi dedim.
Film mi çeviriyorsunuz lan burda, diye bağırdı Sinan.
Abi apartmandakiler, dedi Oğuz.
Sikerim seni de apartmanını da,  dedi Sinan.
Yahu bir gir içeri, dedi Oğuz. Konuşalım. Böyle kapının ağzında, dedi.
Hadi bu herif götverenin evladı, dedi Sinan. Sen nasıl yaptın bu orospuluğu, dedi.
Eda birşey demedi.
Ne bakıyorsun suratıma, dedi Sinan. Ne zamandır ulan, ne zamandır sikiyorsunuz beni, dedi.
Oğuz birşey demedi.  Eda da demedi.
Götünüzü sikeyim, dedi Sinan. Kapıyı sert açtı. Merdivenlerden inmeye başladı. Döndü.
Kaç para saydın halıya, diye sordu.
Oğuz şaşırdı. İki yüz bin, dedi.
Sinan Oğuz’a baktı.

Sabri’yle payımıza yetmiş beşer düşecek demek ki, dedi. İkinizi toplasalar o kadar etmezsiniz, dedi. Gitti.