3.5.15

çeviri taşları



bir yayınevinden aldığım ilk çeviri işi, ruth rendell'in heartstones adlı novellasıydı. yıl 1990'dı, ilk öykü kitabım noktanın kesişimleri antolojisi hil yayın'dan çıktığı gün, yayınevine gidip hüseyin sönmez'den 10 nüsha aldım, ardından da murathan mungan'ın setüstü'ndeki evine gittim. murathan o sıralar remzi'nin yeni edebiyat dizisi "çilek"in editörlüğünü yapıyordu, çevirmen aradığı bazı kitaplar vardı, onlara bakacaktım. mühendislik stajı yaptığım bir yazdı, yalova'da aksa'da, bir atık kurutma havuzu için hesaplar yapıyordum ama epey boş vaktim oluyordu, kısa bir roman olursa çeviririm diye düşünüyordum.

murathan bana birkaç kitap gösterdi; aralarında pynchon'un the crying of lot 49'ı, ferlinghetti'nin city lights'tan çıkan bir kitabı ve ruth rendell'in kitabı vardı. sonuncusu işime geldi, onu aldım. sözleşme için remzi'ye gelmemi istedi, o dönemde remzi'nin babıali yokuşunda bir kitapçısı vardı, yayınevinin yeri de orası sandım, "yok artık," dedi murathan, "tezgahta durmuyoruz herhalde."
oradan ayrılmadan önce, taze öykü yazarı heyecanıyla, kitabımın çıktığını hatta daha o sabah yayınevinden aldığımı laf arasına sıkıştırınca, "e imzala bir tane," dedi. tabii kitap yazmak kolaydı, ama ilk kitabını meşhur bir yazara imzalamak pek o kadar kolay değildi. o sıcak yaz günü resmen ter döktüm ve sonuçta kitabı imzalarken yazacak hiçbir şey bulamadım. murathan bir süre sonra bıktı, "adımı yaz, tarihi yaz, imzanı at, yeter, hadi," dedi. ben de öyle yaptım, "murathan mungan'a, adını yazıyorum, tarih ve imza atıyorum, yetiyor," yazdım, kendimi dışarı attım.

ruth rendell'ın romanı kısaydı kısa olmasına, ama ingilizcesinde bir tuhaflık vardı, cümle kuruluşlarında normal ingilizcede olmayan türden, neredeyse "devrik" denebilecek bir yapı kullanıyordu sıklıkla. buna benzer bir dil tutturmaya çalışarak ve daktiloyla yazarak yaptım çeviriyi, bir ay kadar sonra gidip teslim ettim. bir-iki hafta sonra murathan aradı, çeviriyi konuşmak istediğini söyledi, gittim. benim için iyi bir çevirmenlik dersi oldu o günkü görüşmemiz - murathan çeviri yapacak kadar ingilizce bilmiyordu, ama çevirinin türkçe aksaklıklarını bir bakışta anlıyordu tabii. türkçede kurmaya çalıştığım rendell dilinin tutmamış olduğunu anladım, ciddi bir revizyondan geçirdim. son teslim ettiğim halini bugün bana biri getirse kapıdan kovarım - değiştirmediğim paragrafları daktilo edilmiş versiyondan kesip başka bir kağıda yapıştırmış, değiştirdiğim kısımları da aralara el yazısıyla serpiştirmiştim. murathan ses etmedi, ama herhalde arkamdan sıkı küfretmiştir.

kitap sonunda 1991'de temiz bir halde yayımlandı. gördüğüm kadarıyla remzi o birinci baskıyı hala satıyor, aradan geçen 25 yılda 3000 adedi tüketemedi.

ruth rendell dün öldü. kıyısından köşesinden tanıdığım bir yazardı, ama çeviriyi ve türkçeyi tanımama büyük katkısı oldu. müteşekkirim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

adınızın görünmesini istiyorsanız ama google hesabınız yoksa lütfen yorumunuzun sonuna adınızı ekleyin.