30.10.13

nükleer olasılıklar



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan nükleer santral yapımı konusunda, "Kaza hiçbir zaman yüzde 100 yoktur' denilemez, milyonda 1 de olsa böyle bir tehlike, böyle bir kaza olabilir. Bunları da görmemezlikten gelmek mümkün değil. Uçaklara biniyoruz değil mi? Elimizde yüzde 100 garanti var mı? Her şey başımıza gelebilir. Ama burada adeta yüzde 100 güvenlik tedbirini, her marka, firma yatırımını yaparken almaktadır. Buna rağmen uçaklar da düşüyor; düşmez diye bir şey yok. Araçlara biniyoruz. Araçlar kaza yapıyor. Kaza yapıyor diye araca binmeyecek miyiz, uçaklara binmeyecek miyiz? Bunların hepsi olağan şeylerdir. Onun için de biz şu anda böyle bir nükleer enerjinin olması gereğine inanıyorsak, bu adımı atarız. Nitekim birinci adımımızı, Rusya Federasyonu ile attık. İkinci adımı da şu anda Japonya ile atıyoruz ve şu andaki bütün arzumuz, hızla bu yatırımı gerçekleştirebilmektir" dedi. Türkiye ile Japonya arasında Sinop'a yapılacak nükleer santral yapımı için imzalar atıldı.

Bir bakalım. Bir nükleer kazanın olasılığını belirleme konusunda ne nükleer enerji endüstrisi, ne de Nükleer Denetim Komisyonu NRC’nin iyi olduğu söylenebilir; bu olasılığın kaç olduğunu söylemekten ısrarla kaçındıkları bir gerçek. Elimizde bu konuda şöyle bir sayı var yine de: 1979’da NRC, hazırladığı bir raporda, “önümüzdeki 400 reaktör yılında (her reaktörün bir yıllık çalışma süresi, bir reaktör yılı ediyor) büyük bir kaza olma olasılığı binde 5’ten azdır” dedi. Binde 5’in, milyonda 1’den yirmi bin kat büyük oluşunu bir kenara bırakalım; bir uçak kazasında ölme olasılığımızın 4,7 milyonda bir olduğunu da bir kenara bırakalım. Bugüne kadar meydana gelmiş nükleer kazalar şöyle:
• Lucens reaktörü, İsviçre, 1969.
• Three Mile Island kazası, Pennsylvania, ABD, 1979.
• Chernobyl faciası, Ukrayna, 1986.
• Fukushima I nükleer kazaları, Japonya, 2011.

Diğer büyük çekirdek kazaları da şöyle:
• NRX (askeri), Ontario, Kanada, 1952
• EBR-I (askeri), Idaho, ABD, 1955
• Windscale (askeri), Sellafield, İngiltere, 1957
• Fermi 1 (sivil), Michigan, ABD, 1966
• Chapelcross nükleer enerji istasyonu (sivil), İskoçya, 1967
• Saint-Laurent nükleer enerji santrali (sivil), Fransa, 1969
• A1 santrali, (sivil) at Jaslovské Bohunice, Çekoslovakya, 1977
• Saint-Laurent nükleer enerji santrali (sivil), Fransa, 1980.

 Bu örnekler, bir kaza olasılığının “milyonda bir” gibi bir düzeyde olmadığını açıkça gösteriyor. Bu tür olasılıkları hesaplamadaki temel problem, nükleer enerji kullanımının çok kısa bir tarihe sahip olması (nükleer santraller 1951'den beri kullanımda) ve istatistiksel anlamda doğru sonuçların saptanmasının güçlüğü. Fukushima’daki kazadan bir gün önce sorulsa, santral yetkilileri tesisin yeterince güvenli olduğuna yemin eder, buna kanıt olarak da o güne kadar kazasız çalışmış olduklarını gösterirlerdi. Ama kaza yine de oldu. Bu kadar kısa bir tarihçede (reaktör yılı olarak bakıldığında), geçmiş performans, gelecekteki performansın garantisi olamaz çünkü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

adınızın görünmesini istiyorsanız ama google hesabınız yoksa lütfen yorumunuzun sonuna adınızı ekleyin.